Beşeri planda verilecek hiçbir cezanın karşılığı olması imkansız, geçen Cuma günü Hakk’ın huzuruna el açıp divan duran Müslüman halkın üzerine kurşun yağdıran, insanlıktan nasibini almamış yaratığı yüce Yaradan’a havale etmenin, çok doğru olacağına inandığım bir his var içimde…

Zira bu mahluka verilecek en ağır ceza dahi, dünya Müslümanlarının yangın yerine dönmüş yüreğini söndürmeye yetmez…

Bu menfur olayın senaryosunu yazanların sonlarını doğrusu çok ama çok merak ettiğimin altını çizmek isterim öncelikle…

Sonra da ecdadımızın tokadını hala unutamamış, Cemil Meriç ustanın deyimiyle
“Kıyasıya bir savaştır bu imanın, imansızlara karşı verildiği…

Bu büyük savaşın mutlak galibi hak yolun yolcuları olacaktır.”

Evet…

Yeni Zelanda’da savunmasız, endişesiz, huşu içerisinde Cuma namazı için toplanan masum halkın katilinin iplerini ellerinde tutanların ne yapmak ve nereye varmak istediklerini, kimin değirmenine su taşıdıklarını, bu saldırının altında kimlerin olduğunu bilmek ve ona göre tedbir almak Müslümanlar için kaçınılmaz olmalı...

Bunu önlemenin yolu “bir ve beraber olmaktan” gayri bir başka şey olamaz…

O nedenle akıllı olmalı, aklımızı kullanmalıyız ki tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi dünyaya verilecek sağlam bir mesajımız olsun.

Katilin yaptığı açıklamalar bundan gayri bir yolumuzun olmadığını ortaya koyması yönüyle de ele alınıp üzerinde durulmalıdır…

Videodan cinayetin işleniş anını gördüğümde edindiğim ilk izlenim “böylesine acımasız ve insanlıktan nasibini almamış bir caninin, çıldırmış bir adi yaratık ve Müslüman düşmanı olduğu” yönündeydi…

Bu da artık ülke olarak, İslam alemi olarak uyanmanın ve topyekün direnmenin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor…

Bu acıya yürek dayanmaz…

Ülkemiz zaten üstü örtülü bir savaşın içiresinde kahramanca mücadelesini sürdürüyor…

Bu işin altında yatan; yine emperyalist, doymak bilmez sermaye babalarının kendilerinden farklı düşünüp farklı bir rota takibine kalkan ülkelere verdiği gözdağı olsa gerek…

Evet…

Oyun büyük, üstesinden gelmede aklın yolu bir…

Ya kol kola girip direneceğiz ya da bizi acı günlerin beklediğini yaşayıp göreceğiz…

Bu doğrultuda emeği geçen, halkımızı uyaran yazar-çizer, düşünür, siyasetçi, bürokrat herkese ve her kesime  “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik…