Boşanmak olumsuzluk olarak algılansa da aslında kişinin bir başarısıdır. Evlenmek kolaydır fakat boşanmak, sorunlardan sıyrılarak boşanmaya karar vermek sanıldığından daha zordur.
Herkes evlenebilir fakat herkes boşanamaz. Tıpkı herkesin başına gelen kötü olayları yönetmeyi beceremediği gibi…
Bir ilişkide yolunda gitmeyen şeyler varsa, sevgi, saygı eksikliği oluşmuşsa, ilişki çekiciliğini yitirmiş, birbirine olan güven azalmış, aldatmalar baş göstermiş, kavga gürültüler had safhada seyretmiş, iki kişiyi birbirine bağlayan şeyler kalmamışsa, evlilik bağı çıkar ilişkisine dönüşmüşse o ilişkiyi bitirmeye karar vermek bir yetenektir.
Mutsuz ve huzursuz bir evliliği yürütmek başarı değildir, asıl başarı kişinin mutsuz ve huzursuz olduğu evlilik hayatından sıyrılarak bedeller ödeyerek kendi yaşam başarısını elde etmektir.
Bu bahsettiğim durum sadece evlilik hayatı değil toksik ilişkiler içinde geçerlidir. Bir birlikteliğin ne kadar çok sürdüğü değil o ilişkinin size neler kattığı önemlidir.
Bir evliliği yürüten şey çocuk da değildir, çocuk kişinin boşanmamak adına kendine uydurduğu bir bahanedir.
Bu bahanenin altında yatan faktör toplum baskısı, konfor alanını kaybetme kaygısı, manevi ve maddi güçsüzlük, kendine olmayan güvendir.
Çocuk mutsuz ve huzursuz bir anne babayla büyüyünce ruhsal olarak daha fazla etki altında kalır çünkü. Bu şekilde kaygılı, sevgi ve saygı bağı olmayan bir ortamda büyümenin çocuğa faydası değil daha çok zararı olur.
Çözemediği sorunları geçiştiren insanlar sorunların üzerini kapadığını sanırken ilişkinin daha fazla yıpranmasını sağlarlar.
Evin içinde yabancı iki kişi gibi yaşamaya, birbirine saygı duymamaya, aldatmayı kendinde hak görmeye, kavga gürültü çıkarmaya, yalan konuşmaya, karşı tarafa tahammül edemediği için kendine farklı uğraşlar bulmaya başlarlar.
Sevgilerimle…
Mail: [email protected]