Bugüne kadar yani bir asra yaklaşan ömrümde özellikle de siyaset dünyasında insanı başarıya götüren ilk ve en büyük özelliğin, verilen sözün lehte aleyhte ya da onun bunun sözüne bakarak yerine getirilmeyişi olduğunu düşünürüm…
Bir siyasetçiye ister ülkenin başkanı, isterse belediyelerin başkanı olarak yakışan en önemli özellik verilen sözün vakit geçirilmeden yerine getirilmesidir…
Hele de bu kişi tek söz ve irade sahibi olursa, örneğin belediye, sivil toplum, parti ve ülke başkanları gibi sorumlulukları omuzlarında taşıyan kişiler için söz namustan da öte değer taşır…
Bunun yerine getirilmesi hele de üç beş çapsızın sözüne bakarak geciktirilmesinin izahını yapmak, hiç de kolay olmaz…
Bırakın yapmayı, geciktirilmesi bile üzücü olur…
Nitekim bu tür olaylarla birbirlerine tahammül edemeyip ayrılan kalplerin yarasına ilaç bulmak hiç de kolay olmaz, bugüne kadar da hiç olmadı…
Siyasetçi; duruşuyla, sözüyle, çalışkanlığı ile girdiği gönüllerde kalıcı olmak istiyorsa, verdiği sözü tez elden yerine getirmeli, kırık kalpleri tamir etmelidir…
Aksi halde söz, verenin boynuna asılı bir borç olarak kalır…
İnsanı üzecek, altından kalkılması güç gün, hafta, ay ve yıllara götürür ki o zaman iş işten geçmiş olur…
Hele de söz veren koca bir ili temsil ediyorsa, yani bir şehrin en güvenilir, en emin kişisi oluyorsa, çok daha farklı anlam taşır…
O nedenle isteriz ve bekleriz ki bu tür başkan ve liderler bizim şehrimizden çıkmasın…
Bu duygularla, sözlerini yerine getirecek tüm başkan ve liderlere Bizim Bahçe’den gidecek çiçeğin cinsi elbette “Orkideler” olacaktır…