AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, dün basın mensuplarıyla bir araya geldi…
Toplantıya diğer AK Parti milletvekilleri Recep Uncuoğlu, Kenan Sofuoğlu ve Çiğdem Atabek ile İl Başkanı Yunus Tever ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce de katıldı…
Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, toplantının başında slayt eşliğinde 2002 yılından bu yana Sakarya’ya yapılanları anlattı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli kullandığı tabirle Sakarya’nın “Nereden nereye geldiğini” rakamlarla gösterdi…
Sağlık, eğitim, ulaşım gibi başlıklarla örnekler veren Yavuz, şehrimize 17 yılda 25 milyar TL’lik kamu yatırımı kazandırıldığına değindi…
Ve toplantı boyunca aynı cümleyi tekrarladı ve basın mensuplarına seslendi: “Bardağın hep boş tarafını görmeyin. Biraz da dolu tarafını değerlendirin.”
Allah için bardağın sadece boş tarafını görenler varsa haklı bir serzeniş bu…
Ben tabii ki üstüme alınmıyorum!
Zira bardağın dolu tarafını da çok kereler görmüş ve dile getirmiş bir gazeteciyim…
Hele ki mevzu bahis Ali İhsan Yavuz ise bu konuda kimse elime su dökemez…
Şimdi değil, ta Merkez İlçe Başkanı iken tanıdığım Ali İhsan Yavuz’u benim kadar manşetlere taşıyan, kendisine benim kadar övgüler dizen bir başka kimse yoktur bu şehirde…
Bir ara ismim “Ali İhsan Yavuz’un röportajcısı”na kadar çıkmıştı…
Kendisiyle yaptığım röportajların ve kendisi hakkında yazdığım yazıların sayısını inanın hatırlamıyorum…
Bu nedenle ben her zaman kendisiyle alakalı eleştiri ve yorumlarımı göğsümü gere gere yapıyorum…
Sayın Yavuz’un ortaya koyduğu yatırımlar gerçekten yabana atılacak işler değil…
Bugüne kadar şehre çakılan her bir çivi için kendisinden de, katkısı geçen diğer siyasilerden de Allah razı olsun…
Ancak değerlendirmeye kıstas olan süre gerçekten çok uzun bir süre…
Dile kolay 17 seneden bahsediyoruz…
Bu kadar uzun bir sürede bir şehri yeniden inşa eder, kendisinin tabiriyle çağ kapatıp çağ açarsınız! 
Bütün bu saydıklarını 6-7 senede yapmış olsalardı gerçekten şapka çıkartılacak bir performans olurdu…
Adı geçen birçok projenin bitişi yıllar sürdü, insanlar çileler çekti bu zaman zarfında…
Haliyle bunları da göz ardı etmememiz gerekiyor…
Onca sağlık yatırımına karşılık ilimizdeki yatak sayısı Sayın Valimizin de belirttiği gibi hala Türkiye ortalamasının altında…
Onca takviye ve çalışmaya karşılık yoğun bakım yatak sayısı hala yetersiz…
Şehre ne gibi bir katkısı olduğunu hala çözemediğim Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilimizde olmasına eyvallah ama daha çok insanı ilgilendiren, daha fazla insanın kullandığı ve yapımı daha elzem olan Sakarya Adliyesi hala elverişsiz bir binada hizmet vermeye çalışıyor…
Birlik ve beraberliğe ve ortak hareket etme kültürüne sözüm yok ancak Sakarya’nın vergi iadeleri nedeniyle gelirinin düşmesi meselesi yıllardır süregelen ve her türlü gayret ve girişime karşılık çözülemeyen bir mesele…
Karasu Limanı evet harikulade bir hizmet lakin Karasu Demiryolu projesi hala belirsizliğini koruyor ve de bu projeye bugüne kadar harcanan paranın haddi hesabı yok…
Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı ve yapacağı barajlar gayet güzel lakin Melen ve Ballıkaya projeleri durmuş vaziyette, on yıllardır bitirilemiyor…
BMC’nin tank üretmesi, motor üretmesi, tren üretmesi sevindirici gelişmeler lakin burada devletin gücünün, imkanlarının ve teşviklerinin de olağanüstü olduğunu görmezden gelemeyiz…
Sakarya’da diğer illerde olmayan bir avuç proje olabilir ama diğer illerde bizde olmayan yüzlerce proje ve imkân mevcut…
Örnekler böyle böyle uzatılabilir…
Başkalarını bilmem ama benim niyetim ve gayretim her zaman içinde yaşadığım şehrin daha müreffeh ve daha yaşanılabilir bir şehir olması yönündedir…
Bu meyanda bardağın dolu tarafını da görürüm, boş tarafını da dile getiririm…
Bunu yaparken de zaman zaman “yandaş” diye yaftalanırım, zaman zaman da “azılı muhalif” olarak görülürüm…
Bardağın dolu tarafını her gündeme getirişimde, “Engin yine hükümetin kayığına bindi” derler…
Ne zaman boş tarafını görmeye başlasam, “Engin yine hükümet düşmanlığı yapıyor” değerlendirmesinde bulunurlar…
Bu konulara hiç değinmeyip yazılara ara verince de “Yahu bu Engin de hiç etliyi sütlüye karışmıyor. Ne şiş yansın ne kebap gazeteciliği yapıyor” derler…
Siyasetçiler ne yapsalar insanlara yaranamıyorlar ya hani, aynı şey biz gazeteciler için de geçerli…
O yüzden Sayın Yavuz, bilhassa hakkınızdaki eleştiri ve yorumları değerlendirirken siz de “Bardağın dolu tarafına” bakmayı ihmal etmeyin…
SOFUOĞLU BİR DAHAKİ DÖNEM YOK
AK Parti Milletvekili Kenan Sofuoğlu toplantıda sitem dolu bir konuşma yaptı…
Sakaryaspor için gösterdiği çabaların şehirde yeterince karşılık görmediğinden yakındı…
Özellikle sosyal medyadan zaman zaman linç edildiğini, hakaretlere maruz kaldığını söyledi…
Ve de en önemlisi 3 senenin sonunda, yani bir dahaki dönemde milletvekili adayı olmayacağını kaydetti…
Bence de olmasın!
Kendisi yalnızca sporcu olduğu dönemlerde istisnasız herkesin sevgi ve saygısını kazanmış bir insandı…
Herkes başarılarıyla gurur duyuyor, kendisini yere göğe sığdıramıyordu…
Siyaseten taraf olup, bir siyasi partiye angaje olunca bu sevgi ve saygının büyük bölümünü yitirdi…
Evet belki kendi talip olmadı milletvekilliğine ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teklifini de reddetmedi…
Daha vekilliğinin ilk aylarında üst üste yaptığı gaflar dolayısıyla git gide kredisini tüketti…
Dünkü toplantıda kendisi de itiraf etti, hala milletvekilliğini yaptığı şehrin gazetecilerini dahi tanımıyor…
Ve bunun için gösterdiği bir çabaya da şahit olmadık bugüne kadar…
Ne gazeteciler, ne de vatandaşlar kendisine rahatlıkla ulaşamıyor…
İşte bu nedenlerle kendisinin vekilliğe devam etmeme kararını son derece yerinde buluyorum…
Biraz zaman alır ancak yine sporculuktan gelen başarıları nedeniyle bu şehir A’dan Z’ye bağrına basar kendisini…
Yeter ki siyasete devam etmeme kararından caymasın!
RECEP UNCUOĞLU’NU ÖZLEMİŞİZ
Milletvekili Recep Uncuoğlu da sitemkâr bir konuşma yaptı dün…
Özellikle eleştiriler kendisini bir hayli üzmüş ve sinirlendirmiş…
“Eleştiri yapmanın dayanılmaz hafifliği” türünden felsefik değerlendirmeleri oldu…
Bunu söylerken kendisinin de eleştiri yapma iştahının hayli yerinde olduğunu görmüş olduk…
Her şeye rağmen ben severim ve sayarım kendisini…
Siyaset yapma tarzını yetersiz bulabilirim ancak insani yönlerine söyleyecek hiçbir sözüm yok…
En son sanırım 1,5 sene kadar önce, 24 Haziran seçimleri öncesinde görmüştüm kendisini…
Bu vesileyle bir kez daha görüşmüş ve özlem gidermiş olduk…
Seçimden sonra bir ara neredeyse varlığını unutacaktık…
Allah işini rast getirsin…
ATABEK EN ULAŞILABİLİR MİLLETVEKİLİ
Çiğdem Atabek her zamanki nezaketi ve içtenliğiyle kısa bir konuşma yapmakla yetindi…
Milletvekilleri olarak her zaman ellerinden geleni yaptıklarını söyledi…
Seçimlerden sonra en fazla kendisini gördüm bu şehirde…
Herkesin her derdiyle yakından ilgilendiğine şahit oldum…
Bu meyanda hakkını yemek istemiyorum…
Atabek herkesin rahatlıkla ulaştığı ve istek ve taleplerini iletebildiği ve de bu meyanda partinin yükünü en fazla çeken isim…
Allah yardımcısı olsun…
YUNUS TEVER’DEN KONGRE ŞİFRELERİ
İl Başkanı Yunus Tever toplantıyı baştan sonra dikkatle takip etti…
Mikrofon kendisine verilince düşüncelerini kısa bir konuşmayla dile getirdi…
Benim Ali İhsan Yavuz’a sorduğum lakin onun topu kendisine yuvarladığı kongre süreciyle ilgili sorumu cevapladı…
İl ve ilçe başkan adaylarını yine Ankara mı belirleyecek yoksa delegeleriniz hür iradeleriyle istedikleri başkanları kendileri mi seçecek diye sormuştum…
Aldığım cevaptan anladığım kadarıyla değişen bir şey olmayacak…
Delegeler sadece kendileri için yazılmış rolü oynayacaklar partide…
Vatana ve millete hayırlı uğurlu olsun…
EKREM YÜCE ISINIYOR
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce toplantı boyunca sık sık notlar aldı…
Sıra kendisine geldiğinde de kısaca çalışmalarına değindi…
Başkan Yüce uzun yıllardır aktif siyasetin dışında işlerde görevliydi…
Ben yavaş yavaş daha politik bir makam olan Büyükşehir Belediye başkanlığına ısındığını görüyorum…
Son zamanlarda ayağı yere daha sağlam basan yorum ve değerlendirmeler yapıyor…
Tabiri caizse yoğurdu üfleyerek yiyor…
Allah yolunu açık etsin…