Bizim Bahçe’nin değişmez konuğu, şehrimizin duyarlı ve duygulu sesi, soluğu “Aşık Çepni” mahlaslı Yusuf Mısırlıoğlu, bu defa çocukluğuna dönüp o günleri anlatan, duygu dolu ifadelerle süslü “Çocukluğum” başlığı taşıyan şiirini gündeme taşımış…
İstedim ki her zaman olduğu gibi bu hisli yüreğin çığlığını, bir kez de Bizim Bahçe’nin mis kokulu çiçekleri arasında dolaşırken okuyun…
Hani nerde o günler sakız etmeye gidip
Göğösu yollarına vurduğumuz gün hanı
Biraz koz helvasını lavaşa katık edip
Çocukluğun tadına vardığımız gün hanı
Hanı bir dirmit bulsak arardık eşkasını
Sırmalı çam dibine komazdık başkasını
Gizli gizli koparıp pantolun kopçasını
Mıras oyunlarına verdiğimiz gün hanı
Özlemle yâd ederim o güzelim anları
Gece Ucalanı’nda yattığım zamanları
Başları gelin gibi süslenmiş hayvanları
Dipler’in yokuşuna sürdüğümüz gün hanı
Söyle nasıl dayanır sıla hasreti çeken
Ayrı düşmek korkusu hayallerimi yıkan
Kurt Taşı’nın başında Urumca türkü yakan
Lopazan kızlarını gördüğümüz gün hanı
Göçtük yaban ellere düştük ekmek peşine
Gurbet kahrı karıştı yaşama telaşına
Akşam üstü oturup Yağlısu’yun başına
Olur olmaz hayaller kurduğumuz gün hanı
Garip Çepni çekemez sevdanın yokluğunu
Buğulanır gözleri arar çocukluğunu
Susar,gömer içine gönül burukluğunu
Nasip olup sılaya erdiğimiz gün hanı
“Sırmalı çam: Ağaçkakan, çam ağacını sırma şeklinde oyar, çıkan akınduruktan (reçine) sakız oluşur. Tadı en hoş sakız bunlardan edilirdi.
Dirmit: Mantar. Bir mantarın yanında mutlaka bir tane eşi olur ki yöremizde eşka denir.
Mıras oyunu: Misket oyunu; kopçasına oynadığımızdan, büyüklerimizin elbisesinde kopça bırakmazdık. Bu yüzden epey zılgıt yemişizdir.”
Bir insanın çocukluğuna yönelik, böylesine çarpıcı sözlerle, farklı bir boyut ekleyen değerli şaire, bu defa da Bizim Bahçe’den kışa veda ederken “Kardelenler” gönderelim istedik, sizler adına…