Sevgili Ağabeyim, Sadık Yalsızuçanlar’ın “Anadolu irfanı ve iyilik ahlakı” konusunda paylaştığı bir ârif sözünü arz edeyim. "Dergâhımıza gelene ekmeğini suyunu verin, dinini inancını sormayın. Allah'ın can bağışlamaya değer bulduğu her varlık, soframızda rızıklanmaya layıktır."
Sadık Ağabey’den naklettiğim kibar-ı kelamı nutkeden zat; serhat şehrimiz Kars’ta sırlı Ebu'l-Hasan Harakanî. (963-1033)
Bin yıldır Anadolu topraklarını mayalayan ehl-i irfan büyüklerimizden olan Hazret, iyiliğin nasıl yapılması gerektiğini bizlere öğretiyor. Kalpleri titreten böylesine “zarîf” iyilik erdeminden, büyük medeniyet mefkûremizden bugünkü pespaye yaşam tarzına nasıl geldik?
Kültür erozyonu dedikleri şey bu olsa gerek… İyilik bile artık parayla satılır, menfaate tahvil edilir oldu. İyilik yaptığı insana bela okuyan, devletimize, Cumhurbaşkanımıza küfreden, kendinden olmayana tahammül edemeyen, halkı cahil gören, galiz küfürlerle hakaret etmeyi maharet zanneden; seviyesiz ve bilgisiz, görgüsüz ve kindar nesil nereden ve nasıl türedi Anadolu topraklarımızda?
*
Amcam şöyle derdi: “Oğlum, iyilik yapmak imkâna bağlıdır. İmkânın varsa, iyilik yap. İyilik yapamazsan bari kötülük yapma. O da bir iyiliktir.”
Paran var diye, salt iyilik yapmış olmak yetmez. Anadolu irfanında iyilik yapmanın da bir ahlakı ve adâbı var. Yapılan iyiliklerde bile üç afet gizlidir.
Birincisi: Riya tehlikesidir ki, şeytan dürter adamı… “ Yaptığın iyiliği insanlar da bilsin. Başkalarına söyle yaptığın iyilikleri” diyerek vesvese verir adama. Böylece iyilik, sâlih amelden riyaya döner.
İkincisi: İyilikte menfaat beklentisidir. ”Filancanın ihtiyacı var. Ben ona iyilik yapayım. İyiliğime karşılık o da benim işimi görür.” Bu niyetle yapılan iyilik Allah için değildir. Tüccar mantığıyla yapılan iyilikler; iyilik değil, dünyalık yatırımdır.
Üçüncüsü: İyiliği başa kakmaktır. “Ben sana depremde iyilik yaptım. Sen benim desteklediğim Cumhurbaşkanı adayına oy vermedin. Sana yazıklar olsun. Yaptığım iyilikler haram zıkkım olsun” Bu sözlerle başa kakılan iyilik, afetlerin en kötüsüdür… İyiliği başa kakan kişi, ahlak yoksunudur.
*
FETÖ, burs kavramını iğfal etmişti. Şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu fanatiği “merhametsiz” kaba insanlar ve CHP Belediyeleri iyilik duygumuzu incitiyor. Birkaç gündür basına yansıyan haber, video ve mesajlar içimizi acıtıyor. İnsanî değerlerin bu kadar ucuzlaması, iyilik duygusunun örselenip hoyratça harcanması bu milletin evlatlarına yakışmıyor.
Deprem bölgesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çok yüksek oy alması CHP’nin hoşuna gitmemiş ki; yaptıkları insani yardımları bir anda kesmişler. Enkaz altından çıkan insanlar, yıkılan evlerini yeniden yapacağına inandıkları adaya oy vermişler diye; bela okumak, cezalandırmak nedir yahu?
Depremzede vatandaşlara yapılan yardımlar, meğer seçimlere kadarmış…
Örnek mi istersiniz?
CHP Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi, misafir depremzedeleri kaldıkları otelden apar topar kapı dışarı etti. CHP Belediyesi’nin hiç utanmadan –iyiliği başa kakarak- kapı dışarı ettiği depremzedeler Tekirdağ Valiliği himayesinde otellere yerleştirildiler.
CHP Adana Büyükşehir Başkanı Zeydan Kayalar, mahalle muhtarlarını bizzat telefonla arayıp: “Mahallenizden Kemal Kılıçdaroğlu’na 14 Mayıs’ta çıkan oyları 28 Mayıs’ta arttırırsanız sizin istediğiniz kişiyi belediyede işe alırım veya mahallenize hizmet yaparız” dediği basına yansıdı.
CHP seçmenlerinden bir grup, 14 Mayıs seçimlerinde yaşadıkları yenilginin hıncını, yetim ve öksüz depremzedelere gönderdikleri yardımı keserek almışlar. Yardımları bölgede dağıtan yetkili Melike Hanıma yazdıkları mesajda: “İlk günden bu yana sahadasınız takdir ediyorum ama hakkımı helal etmiyorum. Konvoya çıkan insanlar (Tayyip Erdoğan’ın ziyaretini kast ediyor) haklarını aramaya çıksın. Size sözüm yok ama Allah hepsinin belalarını versin. Yollayacağımız 300 erzak kolisini gelen tepkiler üzerine iptal ediyoruz. Maraş halkının bir şeye ihtiyacı yokmuş bunu gördük. Size iyi çalışmalar. 11 öğrenci bursunu arkadaşlarla kesme kararı aldık. Hizmeti inşallah alırsınız. Oy veren cahiller yol gösterir size. Senin de emeğine sağlık. Kolay gelsin”
Melike Hanım’ın cevabı: “Son üç gündür yaşadıklarımı kalbim kaldırmayacak sanırım. 174 yetim ve öksüz çocuğun destekleri kesildi. 2000’e yakın erzak kolileri iptal edildi. Evsiz kalan insanlara yapılan eşya yardımlarını geri istediler. Çocuklara, engellilere, evsizlere sağlanan imkânları haram ettiler. Yorumu size bırakıyorum.”
Depremde canlarını toprağa veren; evleri, dükkânları yıkılan, belki zenginken fakir düşen acılı seçmene siyasi tercihinden dolayı bela okumak, hakaret etmek, yardımı keserek cezalandırmak nasıl bir insanlıktır?
Seçimi kaybettiniz onu anladık… İnsanlığınızı da mı kaybettiniz?
Siz, hangi ara böylesine çirkin ve kötü oldunuz?
Yoksa hep böyle miydiniz?