Hafta içi çarşamba günü oynadığımız TFF 2. Lig Kırmızı Grup 9. hafta maçında ligin sondan ikinci sırasında yer alan Bodrumspor karşısında maalesef 6-2'lik skorla çok ağır bir yenilgi aldık. Alınan bu ağır yenilgiden daha da üzücü olanı ise ligde yer alan diğer takımlara göre çok daha yüksek maliyetli olan ve bu lig seviyesinin üzerinde tecrübeye sahip birçok oyuncunun yer aldığı bir kadronun bu denli istikrarsız sonuçlara imza atmasıdır. Alınan bu ağır mağlubiyetten sonra ise yapılan ilk iş olarak hep bildik şekilde fatura teknik direktöre kesildi. 2018-2019 sezonundan sonra, takımımızın başına 20 Eylül 2020 tarihinde ikinci kez getirilen İsmail Ertekin, 9’u lig 1’i de kupa maçı olmak üzere sadece 10 maça çıktı ve iki ay bile geçmeden görevine son verildi.

Bir başarısızlıkta faturanın sadece teknik direktörlere ya da futbolculara kesilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Özellikle son yıllara baktığımızda kulübümüz adına onlarca teknik direktör ve yüzlerce futbolcunun transfer edildiğini ama bir türlü istenilen başarıların gelmediğini görüyoruz. Ama kısıtlı imkanlara sahip olan bir mahalle, bir semt hatta bir köy takımı ile aynı ligde mücadele ederken; her anlamda çok daha fazla imkanlara sahip olan ve Türk futbolunun simge kulüplerinin başında gelen Sakaryaspor’umuzun ise beklenilen başarıların çok uzağında kalmasının temelinde yatan nedenleri çok iyi analiz edemiyoruz. Bunu göremediğimiz ya da görmek istemediğimiz için de kulüp olarak bir türlü girdiğimiz fasit dairenin içinden çıkamıyoruz. Sakaryaspor kulübü olarak adeta tortulaşmaya yüz tutmuş olan sorunlarımızın çözümündeki en temel yaklaşımlarımızın, kulüp olarak önceliklerimizin ne olması gerektiği ve ülke sporuna kendimize ait nasıl bir değer katabiliriz ile ilgili sorulara vereceğimiz cevaplar da gizli olduğunu söylemeliyim. Kısacası kendimize ait bir ekolümüzün olması konusunda göstereceğimiz çaba ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Bunu sağlayacak olanlar ise ne teknik direktörler ne de futbolculardır; bunu sağlayacak olanlar yöneticilerdir.  

Bilindiği gibi TFF 2. Lig’de Kırmızı ve Beyaz olmak üzere iki grup var ve TFF 1. Lig'e direkt olarak sadece grup birincileri çıkarken, TFF 1. Lig'e çıkacak üçüncü ve son takım ise play-off'lar sonunda belli olacak. Sakaryaspor olarak son üç sezondur belki de grubumuzun en yüksek maliyetli kadrolarını kurarak, taşıma suyu ile TFF 1. Lig'e çıkma gibi yanlış stratejiler uyguladık. Bu yanlış stratejiler sonucunda da kulübümüzde ciddi anlamda mali açıdan sıkıntılar baş gösterdi ve TFF'de de neredeyse son yıllarda en çok dosyası olan kulüplerin başında geldik. Bu yol, kesinlikle Sakaryaspor kulübünün belirleyeceği bir yol olamaz ve olmamalıydı! Maalesef yıllardır bu yolu deniyor ve istikrarlı bir şekilde de başarısız oluyoruz!

Başarı kriterini sadece bir üst lige çıkmak olarak koymamalıyız. Başarı kriteri, kulüp anlayışında bir sürekliliğin olması ve en verimli şekilde şehrin potansiyelinden de yararlanarak değer üretiminde ne durumda olduğumuz ile ilgilidir.

Şehrimizden sportif alanda geçmişte çıkan değerlere baktığımızda ve Sakaryaspor kulübü adına son yıllarda yetişen değerlerin sayısı ve niteliğine baktığımızda ciddi bir azalış ve dolayısıyla da bir başarısızlığın olduğunu üzülerek görüyoruz. Ayrıca yine Sakarya şehrinin potansiyeline baktığımızda ve mevcut potansiyelden verimli bir şekilde yararlanma durumuna baktığımızda, bunda da büyük bir başarısızlığın olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ben bu değerlendirmelerimi futbol takımımızın şu an 3. lig seviyesinde bile başarılı olamamasına göre yapmıyorum; Sakaryaspor, Türkiye Futbol Süper Ligi'nde yer almış olsaydı da benzer yorumları yapardım. Çünkü biz kulüp olarak uzun zamandır ne öz kaynakları verimli bir şekilde kullanıp değer üreten bir kulüp olmayı başarabildik ne de şehrin potansiyelini verimli bir şekilde kullanabildik.

Son 20-30 yıllık sürece baktığımızda sürekli olarak tüketici bir anlayış ile yönetilen, yerli ve milli anlayışın ehemmiyetine vakıf olamayan, öz kaynaklarımıza yani öze değer vermeyen ve şehrin dinamikleriyle uyum içerisinde olarak şehre önemli bir hava katamayan bir sportif organizasyon durumundayız. Artık öze dönmek için neyi bekliyoruz? Altyapı oyuncularımızı taşıyan otobüslerde “Bu Otobüs Sakaryaspor'un Geleceğini Taşıyor” yazmaktan çok, “Sakaryaspor kulübü olarak önceliğimiz, öz kaynaklar yani Sakaryaspor'un geleceğidir" şeklindeki yaklaşımı hem kulüp binasına hem otobüslere hem de zihinlere kazımalıyız.

Sakaryaspor’umuzun gerçek başarısı, bu başarının elde edilmesinde en önemli unsur olan öz kaynaklarının öncelik haline getirilmesi ile sağlanacağının bilincinde ve bunu hayata geçirecek olan zihniyetlerle sağlanacaktır. Mevcut yönetimimizin, önceki yönetimlere nispeten bunu başarabilecek en uygun yönetim olduğunu düşünüyorum. Yeter ki buna değerli kulüp yöneticilerimiz ve Sakaryaspor sevdalıları olarak hepimiz hem inanalım hem destek olalım hem de sabredelim.

Saygılarımla.