TFF 1. Ligin ilk 6 haftası sonunda maç fazlasıyla da olsa liderliğe kadar yükselen Ankara Keçiörengücü futbol takımı, 2018-2019 sezonunda Sakaryaspor’umuz ile birlikte TFF 2. Lig Beyaz Grupta yer alıyordu. Ankara Keçiörengücü, 2018-2019 TFF 2. Lig Beyaz Grubu lider tamamlayarak direkt olarak TFF 1. Lig’e çıkmaya hak kazanmıştı. Biz ise sezonu 4. sırada tamamlamış ve 2. Lig play-off finalinde bu sezon Süper Lig’e yükselen Fatih Karagümrük’e 2-0 yenilerek, TFF 1. Lig kapısından arka arkaya iki yıl finalde kaybederek dönmüştük. 2013-2014 sezonundan itibaren profesyonel liglerde mücadele eden Ankara Keçiörengücü futbol takımı sekizinci sezonunu yaşadığı profesyonel lig sürecindeki başarı grafiğini, 2020-2021 sezonunda da istikrarlı bir şekilde devam ettiriyor. Bu istikrarlı başarı grafiğinin önde gelen etkenlerinin başında hiç kuşkusuz hem teknik kadro hem de oyuncu kadrosu olarak yakaladıkları istikrarda yattığını söyleyebiliriz.
Ankara Keçiörengücü’nün oynadıkları sezonlardaki teknik direktör değişikliklerine baktığımızda hiçbir sezonun ortasında teknik adam değişikliğine gitmediklerini görüyoruz. Profesyonel liglerde geride kalan 8 sezona baktığımızda şu ana kadar sadece 5 teknik adamla çalıştıklarını ve takımı TFF 1. Lige çıkaran Serkan Özbalta ile 3 yıl aralıksız çalışılarak başarının en önemli unsurlarının başında gelen istikrarı da elde ettiklerine tanık oluyoruz. Bu sezon takımın başında bulunan İlker Püren (1983)’in yıllarca çeşitli takımlarda yardımcı antrenörlük yaptıktan sonra, ilk kez bu sezon bir A takım teknik direktörlüğü yapıyor olması da ayrıca dikkate değer bir durum. Demek ki kulüp yönetimi kendi kulüp dinamiklerine o kadar hâkim ki, kurtarıcı teknik adam arama hastalığı yerine, kendi kulüp kültürlerine uyum sağlayacak bir teknik adam seçimini daha öncelikli olarak görüyorlar.
Oyuncu kadrosuna baktığımızda ise birçok oyuncusunun iki sezon önce 2. Lig’de şampiyon olan kadroda yer alan oyuncular olduğunu görüyoruz. Metin Uçar (1991, Kaleci), Abdulkadir Korkut (1993, Sağ bek), Süleyman Olgun (1987, Ön libero), Uğur Utlu (1991, Merkez orta saha) ve Burak Aydın (1993, Merkez orta saha) gibi oyuncular son üç sezondur takımın hem iskeletini oluşturuyorlar hem de takımın en çok süre alan oyuncuları konumundalar.
Görüldüğü gibi spor kulüplerinin başarısında en önemli unsurun her şeyden önce kulüp kültürünü merkeze alarak bir plan dahilinde sürekliliği sağlamak, bu sürekliliği de sabır ve emek ile birleştirmektir. Görüldüğü gibi bir kulüp kültürünün ve istikrarın sağlanmasının, başarı elde etmedeki en önemli etkenlerin başında geldiğini bir kez daha bu güzel örnekten görebiliyoruz. Ankara Keçiörengücü gibi Alanyaspor gibi bu anlayışla yönetilen kulüplerden çıkarmamız gereken birçok dersin olduğunu düşünüyorum. Ankara’nın bir ilçe takımı, istikrarlı bir şekilde başarı merdivenlerini çıkarken, Türkiye’nin en önemli oyuncu merkezlerinden biri olan Sakarya’da ise beklenilen ve arzu edilen yetiştirici kulüp anlayışı yerine, tüketici kulüp anlayışının devam ediyor olması ise üzüntü verici bir durum. Bu anlayış neticesinde de hep son anda kapısından döndüğümüz TFF 1. Lig avuntusu ile yetinmek zorunda kalıyoruz. Ancak TFF 1. Lig’in kapısından dönmenin ne kadar pahalıya mal olduğunu, yapılan yüksek harcamaların getirdiği borçlanmalar neticesinde maalesef hemen her sezon TFF’deki borçlanma dosyalarından kaynaklı yaşadığımız sıkıntılardan da acı bir şekilde görüyoruz.
En büyük dileğim; Sakaryaspor’umuzun tekrardan kendi kültürel kodlarına geri dönmesi ve yetiştirici kulüp hüviyetine kavuşmasıyla yeniden birçok değeri ülke futbolumuza kazandırmasıdır.