Çocuğunuzu kontrol etmeye çalışıyorken kendinizi tüketiyor musunuz? Bir şeyleri yapmalarını sağlamak çok mu zor? Israr etmesinden yoruldunuz mu? Sürekli sınandığınızı mı düşünüyorsunuz? Çaresizlikten birçok defa öfkenizi kontrol edemediniz mi? Gibi birçok soruyla baş etmeye çalışırken ebeveyn olmanın sorumluluklarından biri aklımıza geliyor. Çocuklarımıza sınır koymak. Bazen çift yönlü aşırıya kaçılabiliyor. Ya her istediğine evet ya da birçok şeye hayır deniliyor. En büyük karmaşa ise aynı konuya hem evet hem hayır dememizden doğuyor. Konuyla ilgili örnek birçok ailenin gündemi olan dijital oyunlarla ilgili olsun. Her istediğine evet denilen çocuk ebeveyninden telefonu istiyor. Ebeveyn yorgun, ağlamasın üzülmesin diye veriyor. Her istediğine hayır denilen çocuk ebeveyninden telefonu istiyor. Ebeveyn telefona bağımlı olacağından korkuyor ve hiç vermiyor. Aynı konuya hem evet hem hayır denilen çocuk ebeveyninden telefonu istiyor. Ebeveynin işi varsa sınırsız süreyle telefonu veriyor, işi yoksa vermiyor. Birinci örnekte sınır koymakta zorlanıldığı için aile çocuğun sağlığını etkileyecek konularda dahi çaba sarf edemiyor. İkinci örnekte çocuğun ilgi ve ihtiyaçları dinlenmeyecek kadar ebeveyn merkezli kararlar alınıyor. Üçüncü örnekte ise aile sınırı kendi durumuna göre belirliyor. Çocuk neyin ne olduğunu anlayamıyor. Bir gün iki saat telefonla oynaması çok normal karşılanırken bir başka gün telefonla bir saat oynadığı için kızılıyor. Bu üç örnekte çocuk anlamıyor veya anlaşılmıyor. Bu sebeple zorlanır ve çevresindekileri zorlar. Anne babalardan sıkça duyduğumuz yeter artık sınırları zorluyorsun cümlesinin altında yatan konu çocukların zorlanmaları, yaşadıklarını anlamlandıramamalarıdır.
Çocuklar her dönem bizlerden bir şeyler isterler. İsteklerinin olması onların heyecanlı, hayata bağlı, öğrenmeye açık ve duygusal gelişimlerinin iyi olduğunu gösterir. İsterlerken bizleri çok zorlayabilir, istediklerini yaptırmak için ağlayıp elde etmek için kendilerini yere atabilirler. Onlar gelişmekte olan taraf olduğu için biz yetişkinler gelişimlerine doğru yönü vermek adına lider özelliğimizi kullanırız. Nasıl ki istediğimiz gibi her ortamda sesimizi yükseltmiyorsak, arabamızla hız sınırlarını aşmıyorsak çocuklar için de sınırlar olmalıdır. Sınırlar bazen ikinci dondurmayı yememesi, bazen geç saatte dışarı çıkmaması, bazen de uyku saatiyle ilgili olabilir. Her ailenin sınır seçimi farklıdır. Burada önemli olan net ve tutarlı olmaktır. İkinci dondurması için ağlayan çocuğumuza net olarak şunları söyleyebilmeliyiz. Günde bir tane dondurma yiyebiliriz. Sağlığın için sadece bir tanesine izin veriyorum. Canın ikinci dondurmayı istiyor biliyorum yarın hangisinden istersen almaya gelebiliriz.
Bugün seninle başka şeyler yapalım. Parka mı gitmek istersin, yürüyüş yapmak mı? Önemli olan bir diğer konuda çocuğu korkutup aşağılamamaktır. Çok dondurma yersen midende kurt olur. Doktor iğne yapar. Bir daha seni asla bir yere götürmeyeceğim. Rezil ettin beni gibi olumsuz söylemlere yer vermemektir. Ayrıca söylem ve davranışlarımızda tutarlı olmalıyız. Bugün bir dondurma yediyse yarın iki olmamalı. Çok ağladı diye ikinci dondurma alınmamalı. Küçük bir dondurma örneğinde ağlayarak istediğini elde etmeyi öğrenen o muhteşem beyinler konuyu genelleyebiliyorlar. Ağlayarak her kapının açıldığını anladıklarında kendimize bazı sorular sorabilmeliyiz. Kararımı net olarak söyledim mi? İstediğim şeyin gerekçelerini yaşına uygun anlattım mı? Onun bu konu hakkında fikrini aldım mı? Tutarlı davrandım mı?
Çocuğun sağlıklı gelişimini tamamlaması için sunduğumuz fırsatlar kadar çocuklar güven veren yetişkinlere ihtiyaç duyarlar. Bizim verdiğimiz güvenle, güvende ve sağlıklı olurlar. Hangi ebeveyn çocuğu çok istedi diye keskin büyük bir bıçakla oynamasına izin verir. Bıçak konusu bir çoğumuzun ortak sınırıdır. Çocuklar ellerine almak ister, uzanır ama bizler her defasında olmayacağını söyleriz. Belli süre sonra çocuk artık bıçak istemez. Bilir ki sağlığı için uygun değildir. Ailesi bıçağı vermeme konusunda kararlıdır. Çevresindeki bütün yetişkinler de bıçak konusunda aynı fikirdedir. İstememesi gerektiğini, ısrarından sonuç elde edemeyeceğini öğrenmiştir.
Çocuklar bilişsel olarak değerlendirildiğinde her gün gelişim gösterir. Bu yolculukta sebep sonuç ilişkisi kurmaları, konuları değerlendirmeleri, kendi yönlerini bulabilecek doğru ve yanlış kavramlarını anlamlandırmaları zaman alır. Biz yetişkinlerin çocuklar için oluşturduğu sınırlar çocukların yaşadığı yeri anlamalarını sağlar. Anladıkları her konuda kendilerine güvenir, mutlu olur ve üretirler. Onlara bu yolculuklarında destek olmak adına fikirlerinin önemsendiği, birey olarak kabul edilip kendilerini değerli hissettikleri bir yaşama vesile olmanızı diliyorum.