Sancaktepe deplasmanından 3 puan kaybederek döndük. Aslında 3 puandan daha fazlası var kaybettiğimiz. Şampiyonluk ihtimallerini uzaklara öteledik. Normalde daha 8 hafta varken 7 puan farkla bu sözleri söyleyecek biri değilim ama oynanan oyun da ümit vermiyor açıkçası.
Gelelim maça. Kadroyu elime aldığımda Umut’u görünce ufak bir şok yaşamadım değil. Geçtiğimiz hafta herkesin oyundan ne zaman çıkacak diye beklediği Umut, Sancaktepe’de 11 başlıyor. Şaşılacak iş. Gümüşhane maçında tel tel döküle Umut, Sancaktepe maçının ilk yarısında da tam bir umutsuz vakaydı. Dirençli ve genç Sancaktepe sahası hızlı top yaparak hücumlarını sağlı sollu geliştirirken ne Ferhat yetişebildi ne de Umut. Hal böyle olunca da Sancaktepe pozisyonları arka arkaya geldi. İsmail hoca hatasını anladı ve Umut’u çıkardı ama bu bize bir değişiklik hakkına patladı. Üstüne bir de son zamanların kronik sakat oyuncusu Ferit katılınca ikinci yarıya başlarken 2 değişikliği harcamış olduk.
Kenarda Hacı Ömer ve İlyas ısınırken Berkay Can’ın kırmızı kartı her şeyi değiştirdi. Teknik Patron Ertekin yine de değişiklik yapmadı ve Oğuz Kocabal’ı stopere kaydırdı. Bir süre sonra Sancaktepe’de eksik kaldı kalmasına da bizde de Oğuz sakatlandı ve son değişikliği hücum hamlesi olarak değil de savunma hamlesi olarak yapmak zorunda kaldık. Hakkı Can’ın girmesine rağmen golü de 85’inci dakikada yedik ve 3 puanla birlikte şampiyonluk şanslarına da neredeyse elveda dedik.
Son haftalarda sürekli dile getirdiğimiz sıkıntıları vardı Sakaryaspor’un. Buna sebep gerek maddi, gerek manevi diyelim ama bir sıkıntı olduğu ortadaydı. Bulduğumuz duran top golleri bugüne kadar bizi kurtarmış, kaçınılmaz sonu geciktirmişti. Kaçınılmaz son Sancaktepe’de geldi bizi buldu. Son karşılaşmalarda akan oyunda gol bulmakta zorlanan Sakaryaspor, Sancaktepe deplasmanında da aynı sıkıntıyı yaşadı. Sayısız pozisyona giren yeşil siyahlı oyuncular ya son vuruşları ya da final paslarını yapamadı. Hani bir söz var ya “papaz her zaman pilav yemez” diye. Haliyle de 3 haftadır pilav yiyen Sakaryaspor bu hafta o pilavı yiyemedi. Duran toplarda yakalanan fırsatlar gol olmadı, Akan oyunda da biz gol bulamadık. Biz bu oyunla, bu kaçırılan fırsatlarla daha çok pilav yiyemeyiz gibi duruyor ama neyse..
Takımımızda maalesef oynayabilecek durumda sağ bek yok. Alper’in hem fiziksel hem de ruhsal durumu ortada. Üstüne bir de Ferit’in sakatlığı eklenince sağ beke Zahit geçiyor. Zahit geçtikten sonrası ise ortada. Son 20 dakika o kanat otoyol oldu desek yeridir. Zaten golün başlangıcı da o kanattan geldi. Peki Ertekin o kanata nasıl bir çözüm bulacak? Sakat Ferit’i 45 dakika kullanmaya devam edip her maç 1 değişikliği oraya mı harcayacak, yoksa Alper’in ruhsal durumunun düzelmesini bekleyecek? Yoksa hatasıyla sevabıyla zahit ile mi başlayacak? Hocamızın ne yapacağını bilmem ama bir çözüm bulunmazsa daha çok çekeriz biz o kanattan söyleyeyim.
Taraftarımıza teşekkür etmek istiyorum. Takımı her deplasman olduğu gibi Sancaktepe’de de yalnız bırakmadılar. Onlar yalnız bırakmadı ama bırakanlar vardı. Biz her hafta siyasileri konuşmaktan yorulduk. Samsunlu bir kaymakam devreye giriyor biletler 5 TL oluyor, Sarıyer için kapılar sonuna kadar açılıyor, Sakaryaspor’a gelince 300 kontenjan ve bilet 30 TL! Diyecek çok şey var. Ama sadece bizim dememizle olmuyor. Hem yönetim, hem taraftarlar, hem de biz her hafta birilerinin yolunu gözlüyoruz. Bu takıma sahip çıkılsın istiyoruz. Bir umut bekliyoruz her hafta. Kenan Sofuoğlu’ndan başka da sahip çıkanımız yok maalesef. Taraftarların içeriye girmemesi çok doğru bir hareketti. Yerinde bir protestoydu. Umarım artık birileri bu taraftarın isteklerini görmek için çaba sarf eder.
Son olarak İstanbul dönüşünde büyük bir badire atlattık. Sakarya basını olarak bindiğimiz aracın otoyolda giderken lastiği patladı ve kaza atlattık. Rabbime şükür sağ salim Sakarya’ya döndük. Arayan, mesaj atan ve geçmiş olsun dileklerini ileten herkese teşekkür ediyor, Sakarya basın camiasına da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.