Bu zamana kadar konu başlıklarını hep ben belirledim. Ama bu hafta farklı olacak. Çok sevdiğim dostum “Merve Nur” ile konuşurken ''neden bu haftaki yazında “çocuk istismarından” bahsetmiyorsun sorusu üzerine bu konuya değinmek istiyorum izninizle… Çünkü manası derin bir konu; bir de dostları kırmak olmaz…
Bütün çocuklar masumdur. Melekler gibi günahsızdır hepsi. Ama melekler ile ayrılan yanları vardır. Oda günaha bulaşmış olanlara ihtiyaç duymaları… Belki de bu yanları yüzünden hata yapmaya başlarlar. İhtiyaçlarının tam manasıyla karşılanmaması başka arayışlara yönlendirir…
Geçen hafta vahameti büyük bir olay yaşandı ülkemizde. Daha on dört yaşında çocuk sayılacak E.’nin uygunsuz video ve fotoğrafları aynı yaştaki erkek çocuğu tarafından internette paylaşıldı. İnsan bu durum karşısında kızgınlık mı yoksa üzüntü mü yaşayacak, şaşırıyor…
On dört yaşı çocukluk mu yoksa gençlik mi sorunsalı yaşanabilir kabul ediyorum. Belki doğru yanlış ayırt edilebilir lakin o dönemlerde fuzuli bir cesaret olur insan ruhunda. Eksiklikler ile korlanır cesaret ateşi. Bazen okuldan kaçma, bazen sigara, bazen bonzai bazen de adına aşk denilen kötü oyun. Bunların vebali ile burun buruna gelir çocuklar ve ebeveynler…
Akıl başa tam manasıyla ne zaman düşer o insanın yaşantısına bağlıdır. Bazen on üç yaşımda bazen yirmi beş. Lakin tam manasıyla düşmeden önce sancılı bir süreç yaşanır. Çok duymuşuzdur veya söylemişizdir “keşke hep çocuk kalsalardı”. Bunun nedenleri vardır. Çünkü insan başka bir akılla mücadele etmeyi hiç sevmez; Çocuğu dahi olsa. Bu akıl hele tam değil yarım akılsa daha da zordur. Şu söz aklıma geliyor. “Cahillerden korkmayın yarı cahillerden korkun”…
Her günahın bir sebebi vardır. Bu sebep günahın bağışlanmasına çözüm olmasa bile bir yerlere saplanırve nice ruhlara can çekiştirir… Çocukluk yıllarındaki sebepler daha çok gözükür gözlere. Hatta yıllar geçtikçe belirginleşir. İnsan önce aptallık diye nitelendirdiği günahların eksikliklerin sebebi olduğunu anlar ama zaman geri gelmez işte…
Hayatta her şeyin kefaletini maalesef çocuklar ödüyor. İşten eve gelen anne babanın yorgunluğunu, evdeki huzursuzluğu, ülkedeki savaşın mağduriyetini ve saymayı unuttuğum birçok neden hep çocukların hesabına yazılıyor . Ama bu nedenler de sözüm ona çocuğun gelecekteki mutluluğu için oluşuyor.
Tedavülden kalkmaya yüz tutan “gerçek sevgi ve saygı” inanın birçok açığı kapatır. Bu ikisi ile yetinmeyi önce biz büyükler öğrenir ve çocuklarımıza öğretirsek “hayat daha da güzel olur”… Allah’a(c.c.) emanet olun…
e-mail : [email protected]