Şen Piliç’in sahibi, başarılı işadamı Haşim Gürdamar’la bugüne kadar hiç karşılaşmadık desem yeridir…
Sanırım bu durum ondan ziyade benim eksikliğimden kaynaklanmış olacak…
Ama kurduğu dev tesisle bu yoldan kazandığının hakkını veren, önemli bir istihdam kaynağı oluşturan, kazancını hayırlı hizmetlerde kullanan örnek ve gönlü zengin bir işadamı olduğunu bilir, takip ve takdir ederim…
Stadı aldığını duyduğum anda içim cız etmişti…
Zira orası her şeyden ve herkeslerden önce bende derin izler bırakan bir stadyumdu…
Yıllarca futbol oynamış, acı tatlı bin bir hatıraya yol açmış bir futbol arenası olarak bende çok ama çok farklı bir yeri vardır…
Ne zaman önündeki caddeden geçip gitsem canlanır o müthiş hatıralar gözümde ve gönlümde…
İsterim ki bu şehrin sportif her etkinliğine kucak açmış bir stat olarak kalsın yerinde…
Ya da kaldırılacaksa yine halk açsın ağuşunu…
Bu da ancak oranın yapılaşma, yani betonlaşma dışında kalmasıyla mümkün olur hiç kuşkusuz…
Böyle olmasın diye açılan bir dava var, harekete geçilmesinin önünde oturan dev gibi…
Sanırım halkın bu doğrultudaki tepkisi Haşim Ağa’nın da yüreğine oturmuş olmalı ki frene bastı, sessiz kaldı uzun süredir…
Ne olacaksa olsun der gibiydi…
Ergün Atalay işte bu önemli konuyu dile getirdi havada ve miting meydanında yapılan açıklama ile stadın toplumun yararına bir yapılaşmaya, yani milletin bahçesi olarak kullanılmasına yönelik süratli bir gelişme yaşandı…
Bu doğrultudaki gelişmeleri memnuniyetle karşılayıp “Madem böyle bir talep var” diyerek hakkından feragat eden başarılı işadamı Haşim Ağa’ya gel de bu il adına teşekkür etme ve de Bizim Bahçe’den demet demet “orkideler” gönderme, hiç olacak iş mi!