Hendek’te meydana gelen patlama hepimizi derinden yaraladı…
Çok üzüldük, çok sarsıldık…
Allah kaybettiklerimize rahmet eylesin, yaralılarımıza acil şifa nasip etsin, geride kalanlara sabır ve güç versin…
Olayın ilk duyulduğu andan itibaren devlet yetkilileri tam kadro sahadaydı…
İl protokolünün yanı sıra üç bakanımız olay yerine gelerek incelemelerde bulundu…
Başta ilimiz milletvekilleri olmak üzere tüm siyasiler ve çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcileri Hendek’e geldi…
Devletin gücü ve şefkati mağdur vatandaşlarımızı sarıp sarmaladı…
Her siyasi görüşten insanın felaket anında kenetlenişi hepimizin yarasına su serpti…
Allah devletimize zeval vermesin…
----
Bu zor günde acılı insanlarımıza sahip çıkanlardan Allah bin kere razı olsun…
Ancak ve ancak, asıl önemli olan işin bundan sonraki kısmıdır…
Fabrikadaki bu patlamanın meydana geliş nedeni veya nedenleri neler?
Bu olayın meydana gelmesinde kimlerin ihmali ve sorumluluğu var?
Fabrikanın denetimleri kanuna uygun bir şekilde yapılmış mı?
Çalışanların güvenliği yeteri kadar sağlanabilmiş mi?
Bu ve buna benzer birçok soru var insanların kafasında…
Soruşturmanın sonunda bütün bu sorular netlik kazanacaktır…
Fabrikanın sahibi hükümete yakın bir sivil toplum kuruluşunun başkanı olunca “Acaba bir kayırma olacak mı? Acaba bazı şeyler görmezlikten mi gelinecek” gibi çeşitli kaygıları oluyor insanların…
Hepimiz taşıyoruz benzer kaygıları aslında…
Muhakkak ki fabrika denetlenmiştir, şüphe yok ki fabrikanın sahipleri de böyle bir olay yaşansın istemezlerdi…
Ama ülkemizde maalesef bu tür denetimler yeterince iyi yapılmıyor/yapılamıyor…
Fazla masraf olur diye bazı önlemler yeteri kadar alınmıyor, gerekli kimi yatırımlar ötelenebiliyor…
İş kazaları nedeniyle nice canlarımızı yitirdik biz bu ülkede…
Hem de kaç kere!
Kaldı ki bu fabrikadaki patlama da ilk kez yaşanmıyor…
Adam kayırmacılıktan, bilip de bilmezlikten gelmekten, görüp de aldırış etmemezlikten çok çektik bugüne kadar…
O yüzden yetkililere seslenmek istiyorum:
Lütfen elinizi vicdanınıza koyun!
Her kimin bu patlamada ihmali veya sorumluluğu varsa gözünün yaşına bakmayın!
Her kim olursa olsun vatandaşlarımızın canına kast etmişse, ona en ağır cezayı verin!
Allah rızası için en ufak bir örtbasa, en ufak bir kayırmacılığa mahal vermeyin!
Her ne pahasına olursa olsun adaleti tesis edin!
Aksi halde yanarak can veren insanların, ocağına ateş düşen ailelerin ahı, bu dünyada da ahirette de yakanızı bırakmaz!
O BİNALARI İBRET-İ ALEM İÇİN YIKIN!
Söğütlü Maksudiye Mahallesi’nde birinci sınıf tarım arazisine inşa edilen, villa ve havuzlardan oluşan devasa yapı bu aralar gündemden düştü…
Başta İnşaat Mühendisleri Odası olmak üzere işin peşini bırakmayan STK’lar ve en önemlisi bölge halkı, burada apaçık bir hukuksuzluk olduğunu iddia ediyor…
Çekilen fotoğraflara bakınca tarımsal depo yapılacağı söylenerek alınan izne karşılık arazide sarayı andıran yapılar ve havuzlar inşa edildiği açıkça görülüyor…
Söz konusu yapıların imar affıyla dahi kurtulamayacağı, yapılanın açık bir usulsüzlük ve kanunsuzluk olduğu ileri sürülüyor…
----
Maalesef anlı şanlı yetkili ve yöneticilerimiz, şu zamana kadar kulağının üzerine yattı bu meseleyle ilgili…
İlk zamanlar buranın sahibinin AK Partili bir yönetici olduğu söylendi ama bir süre sonra bu iddia yalanlandı…
Daha sonra bölgedeki inşaatların AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen fabrika sahiplerine ait olduğuna yönelik söylentiler yayıldı…
Sahibi her kimse kim!
Gerek bölgede yaşayanların, gerekse yetkililerin bu arazinin sahiplerini çok iyi bildiğine ve tanıdığına şüphe yok…
Nasıl ki Hendek’te yaşanan patlamayla ilgili yapılacak soruşturmada ülkeyi ve ilimizi yönetenlerin “ellerini vicdanlarına koyarak” hareket etmelerini istiyorsak, bu araziye yapılan inşaatlarla ilgili olarak da aynı şekilde davranılmasını bekliyoruz…
Eğer ortada bir hukuksuzluk var ise bu arazideki yapıların tümünü yıkmak, bu şehri ve ülkeyi yöneten insanların boynunun borcudur!
Sıradan bir vatandaşın hukuksuz bir şekilde inşa edilen tavuk kümesi dahi yıkılıyorken, parası ve gücü var diye, hele hele AK Parti’ye yakın diye hiç kimse ayrıcalıklı veya torpilli olamaz, olmamalıdır!
İsminde “Adalet” olan bir partinin yönettiği ülkede, yetkililerden beklenen bu ülkenin her vatandaşına eşit şekilde yaklaşması ve davranmasıdır…
Aksi halde vatandaş ilk seçimde bunun hesabını sandıkta çok ağır bir şekilde sorar…
Bundan da önemlisi; göz yumduğunuz her türlü “adaletsizliğin” faturası iki cihanda da önünüze çıkarılır!