Mehmet EREN Trabzon’un Vakfıkebir ilçesine bağlı Akkese köyünde 20.Temmuz 1918 yılında dünyaya gelmiştir. Ancak zamanın şartları gereği köy yerlerine nüfus memuru uzun aralıklarla geldiğinden nüfusa kaydı 05.Mart.1921 olarak yazılmıştır. Babası Abdülvehap Efendi Vakfıkebir müftüsüydü. Mutasavvıf Abdülvehhap Efendi halveti ve nakşi şeyhlerinden âlim bir zattı. Mehmet Eren in ilk hocası da babası Abdülvehhap efendidir. Bölgede irşat vazifesi yüklenmiş olan Abdülvehhap Efendi disiplinli bir hocaydı. Çocuklarına da eğitimi kendisi veriyordu. Mehmet Eren de çocukluğundan itibaren kuran eğitimini babasından almış ve daha 6 yaşındayken Kuran-ı Kerimi okumaya başlamıştır. 1932 yılında ilkokuldan mezun olduğunda Kuran hıfzını da tamamlamıştır. Eğitimini İstanbul da tamamladıktan sonra 1942 yılında Adapazarı na askerlik vazifesi için gelmiştir. Askerlik sonrası 1945 yılında Hasırcılar camiinde İmam olarak atanmıştır. 1956 yılında Sakarya müftülüğü müsevvidi olarak atanmıştır. Daha sonraki yıllarda sırasıyla Edirne Müftü Müsevvitligi (1961), Sakarya Müftü Müsevvitliği tekrar (1962), aynı yıl Kocaeli Müftülüğü (Kocaeli Müftüsü iken 1963’te İ.H.L. bitirmiştir), daha sonra da Giresun Müftülüğüne atandı. (1967). 1975 yılında sağlık sorunları nedeniyle kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.
Asker hafız 86 yaşında 17.11.2007 yılında vefat etti. Vasiyeti gereği Akkese köyündeki Maarif Erenler tekkesine, kalabalık cemaatin kıldığı cenaze namazı sonrası defin edildi.
İSTANBULA GELİŞİ VE HOCALARI
----
Mehmet Eren (Asker Hafız) babasının verdiği Kuran eğitimi ile hafızlığını tamamladıktan sonra H.Hüseyin Uzunoğlu hoca efendiden tecvid ve tashih-i huruf dersleri alır. Hocasının ilim tahsili için mutlaka İstanbul a gitmesini arzu ettiği Asker hafız ailesinin de rızasını alarak Trabzon dan kalkan vapurla İstanbul a gelir. Burada büyüklerinin adından çok bahsettiği ve medresede kuran dersleri veren Nuruosmaniye cami imamı Hafız Hasan AKKUŞ hocayı bulur. Hasan Akkuş hoca hafız Mehmet e medresede kalacağı yeri gösterir ve derslere başlar.
Eğitim hayatı devam ederken İstanbul müftülüğünün açtığı müezzinlik imtihanına girer ve kazanır. 1936 yılında 2. Müezzin olarak Nuruosmaniye camine atanır.
Müezzinlik yaptığı yıllarda eğitimine devam eden Mehmet EREN farklı farklı hocalardan dersler almaya devam etti. Hasan AKKUŞ hocadan tashih-i huruf, Fatih cami imamı Arnavut Hüsrev hocadan tefsir, Fatih müftüsü Ali Yekta hocadan Usul-ü fıkıh ve Akait, Eminönü müftüsü Bekir Haki Yener hocadan Usul-ü Hadis, Hafız İsmail Bayrı den Aşere, Takrib, Tayyibe Enderunlu İsmail efendiden Tilavet dersleri aldı.
İstanbul da aradığı eğitim ortamını bulan Mehmet EREN fırsatları iyi değerlendirerek kendini geliştirdi. Bu arada ilim meclislerini takip ederken kendisi de hem Nuruosmaniye ve Beyazıt camilerinde vaazlar vermeye devam ediyordu.
GÖREV YERLERİ
Mehmet Eren hoca efendi İstanbul a geldiği günden itibaren ilim tahsili ile meşgul olmuştu. Ancak hocalarının da teşviki ile diyanet işlerinin 1936 yılında açmış olduğu imtihanı kazanarak Nuruosmaniye camine 2. Müezzin olarak atanmıştır. Müezzinliğinin yanında farklı camilerde vaazlar vermeye başlamıştı. 1940 yılında müezzinlikten imamlığa terfi imtihanını da kazandı ve “Hoca Kasım Günani cami” ne İmam Hatip olarak atandı. Aynı yıl “Mahmut Paşa Camiine” tayini çıktı. Mehmet Eren hoca efendi İmam hatipliğinin yanında Kuran kursu hocalığı da yapıyordu. 1941 yılında Kuran Kursu hocası olarak Afyonkarahisar a tayini çıktı. İstanbul dan ayrılmak zor gelse de Kuran kursunda hoca olarak görev yapmayı çok arzu ettiğinden bu tayini sevinçle karşılamıştı. Askerlik için geldiği SAKARYA da yaşadığı olaylar ve komutanının ilgisi nedeniyle Askerlik sonrası tayini SAKARYA müftülüğü il Musevvitliğine atanır. Daha sonraları 1961 de Edirne müftülüğünde vaaz, 1962 yılında Kocaeli müftüsü, 1967 yılında Giresun müftüsü, 1973 yılında da Amasya müftüsü olarak görev yapmıştır. Müezzin olarak başladığı diyanetteki görevi il müftüsü iken 1975 yılında emekli olarak tamamlamıştır.
ADAPAZAR’LILARIN ASKER HAFIZ'I
----
Kuran kursu hocası olarak görev yaptığı 1942 yılı Şubat ayında askerlik yazısı eline ulaştı. Askerlik görevi ADAPAZARI 17. Tümen olarak belirtilmişti.
Askerlik belgesi bir anlamda hocanın gelecekte irşat vazifesinin kemal e ereceği, hem kendisinin hem de ilimizdeki kuran-ı Kerim çalışmalarının dönüm noktası oldu. Askerlik vazifesini yerine getirmek için Adapazarı na gelir. Şehir merkezinde Düzce li bir hafız arkadaşı ile karşılaşır. Ondan merkezindeki Orhan camiinde hafızlık merasimi olduğunu öğrenir. Cami avlusunda İstanbul dan hocası Hafız Hasan AKKUŞ hoca ile karşılaşır. Hocası hafızlık merasimi öncesi hocasının isteği üzerine kısa bir aşrı şerif okur.
Birliğine teslim olmadan önce Adapazarlı bir esnafı ziyarete gider. Kısa bir süre sonra Uzun çarşı esnaflarından biri çeri girer ve
“Siz hafızlık merasiminde aşrı şerif okuyan hoca mısınız”?
“Evet”
“Hocam sizi Tümen komutanımız Fikri paşa aratıyor. “Bana o aşrı-ı şerifi okuyan hafızı bulun” diye talimat vermiş”.
Bu sözleri duyan hoca telaşlanır, otele giderek kendisine verilen Asker elbisesini giyer ve derhal paşanın huzuruna çıkar.
Fikri paşa karşısında dün camide aşır okuyan hafızı asker elbisesi ile görünce şaşırır. Kısa süre sonra hocanın Adapazarı’na askerlik vazifesi için geldiğini öğrenir.
Kuran tilavetinden oldukça etkilenen Paşa, hocayı Pazar ve Perşembe günleri kendi evinde mukabele okumakla görevlendirir. Diğer günlerde ise Adapazarı’nın farklı camilerinde vaaz ve nasihatlerde bulunması için izin verir. Hemen her gün camilerde vaaz veren Mehmet EREN artık Adapazarlıların çok sevdiği bir hocaydı. Adapazarlılar ona ASKER HAFIZ lakabını takmıştı.
ANNE VE BABASININ DUALARINI ALAN BİR EVLAT
Hafız Mehmet EREN hoca ilim merkezi olan bir evde doğmuştur. Babası Abdülvehhap efendi Halveti ve Nakşi tarikatının şeyhiydi. Bölgesinde oldukça sevilen, sayılan ve sözü itibarlı bir hoca efendiydi. Çocuklarını Allah sevgisi ile büyütmüştü. Mehmet EREN hoca efendi de ilk ilim tahsilini babasından almıştı. Belli bir yaşa geldiğinde ilim tahsili için İstanbul a gitmişti. Zor da olsa babasından izin alarak çıktığı bu ilim yolculuğunda anne ve babasını her daim kendisinden haberdar edecek mektuplar yazmıştı. Daha sonraki yıllarda Müezzin, İmam Hatip ve Müftülük görevlerini yaparken aynı hassasiyetle memleketteki anne ve babasına mektuplar yazıyor onları haberdar ediyordu. Her yıl birkaç kez ana baba duasını almak için memleketine gidiyor kısa süre dahi olsa onların hizmetinde bulunuyordu. Babasının da oğlu Mehmet e karşı farklı bir muhabbeti ve sevgisi vardı. Onun ilmine ve samimiyetine inanıyordu. Hatta kendisinden sonra Tarikatın şeyhi olarak oğlu Mehmet EREN hoca efendiyi varis bırakmıştı. Her evlada nasip olmayan baba sevgisini ve duasını alan Mehmet EREN hocaya babasının yazdığı uzun bir şiirin bir kısmını sizinle paylaşmak istedik.
OĞLUM MEHMET’E
----
Oğlum geldi yine gitti, kalbimi yaktı kül etti.
Ben sanırdım derdim bitti, Ah nideyim oğlum şimdi
…………………………………………….
Hayyı Kayyumdan niyazım, Hafızımdır ,iki gözüm
Ölürsen de sensin özüm, Ah nideyim oğlum şimdi
……………………………………………
Sen gittin hava garardı, Ahbablar seni sorardı
Allah yine kavuştursun, Ah nideyim oğlum şimdi
……………………………………………..
Baban Vehhap’ın kuludur, Gönlü gözü gayguludur
Gece gündüz duacındır, Ah nideyim oğlum şimdi.
ASKER HAFIZIN ADAPAZARINA TAYİNİ
----
Adapazarı 1943 yılında 20 Haziran günü büyük bir depremle sarsılmıştı. Yaşanan depremle yıkılan şehirde asker olan Mehmet EREN de arama kurtarma çalışmalarına katılanlar arasındaydı. Vefat eden vatandaşların cenaze işlemleriyle ilgilenmiş namazlarını kıldırıp definlere destek olmuştu.
Askerlik hizmetini tamamladıktan sonra görev yeri Afyonkarahisar a dönmek arzusundaydı. Ancak Adapazarlılar şehrin ileri gelen esnaflarından Hacı Talip Kuriş ve Mustafa Tever in öncülüğünde resmi mercilere müracaat ederek hocanın Adapazarı’nda görevlendirilmesini sağladılar. Diyanet işleri Asker Hafızı Hasırcılar cami imam Hatibi ve Kuran Kursu hocalığına tayin etti. Depremde hasar gören cami hocanın da gayretleriyle kısa sürede ibadete açılmış ve kuran kursu yüzlerce talebeye Kuran eğitimi vermeye başlamıştı. Hoca efendi aynı depremde yıkılan şehrin simgelerinden Tozlu cami yaptırma derneğinin kurucuları arasında yer aldı. Dernek kurulmuş çalışmalarına başlamıştı. 1957 yılında temeli atılabilen Tozlu cami inşaatının yapımı vatandaşlarımızın desteği ile devam etmekteydi. Cami tam olarak bitmese de 1960 yılında ibadete açılmış ve ilk imam hatibi de yine Asker hafız tayin edilmişti. Halk tarafından sevilen ve sayılan Asker hafız hizmete girmiş olan İmam Hatip okulunda fahri olarak Kuran dersi öğretmeni olarak ders veriyordu.
VASİYETİ
Allah Resûlu: "Hakkında vasiyet edebileceği bir malı bulunan Müslüman kimsenin, vasiyeti yanında yazılı olmaksızın iki gece geçirmeye hakkı yoktur." Hadisi şerifi gereği Asker hafız da 1996 yılında daktilosunu alarak vasiyetini yazmıştır. Vasiyetinde yıkanıp kefenleyeceklerin, cenaze namazını kıldıracak imamın, kabrinin kazılma işlemini kim yapacağını hatta kabri başında okunacak duaların kimler tarafından okunacağını dahi yazmıştı. Adapazarı nda derin izler bırakıp bu fani aleme veda eden hıcamıza cenabı Allah tan gani rahmet diliyoruz. Mekanı cennet olsun inşallah.