AK Parti’nin kuruluş felsefesini oluşturur “Milletin derdiyle dertlenmek” sloganı…
Kim ne derse desin, sevsin sevmesin, çeyrek asırda ülkesi adına içerde dışarda bugüne değin hiçbir siyasi parti liderinin bırakın yapmayı, yanına dahi yaklaşamadığı devasa yatırımları gerçekleştiren bir parti olarak AK Parti’yi ve liderini iktidardan etmek şöyle dursun, hayalini dahi kurmayı beceremeyen partiler olduğu sürece, devran aynı şekilde sürüp gidecektir…
Memuruna, askerine, işçisine, emekçisine tam anlamıyla yetmese de tüm imkanlarını zorlayıp zam yapan AK Parti, sırf siyasi nedenlerle memnun olmayıp karalayan, tepki gösteren belli bir kesim olsa bile bugün için ülkenin tek şansı olduğunu gösterir çalışma, gayret ve destekleri ülkenin olduğu kadar dünyanın da gündeminde…
Bu yönüyle AK Parti yalnızca bu günlerin değil; dün, bugün ve yarınların da partisi olarak doğru bildiği yolda, aleyhte tüm koşullara rağmen bu ülkenin karada, havada, içte, dışta güven duyduğu tek siyasi güç olarak yoluna devam edecek görünüyor…
“Milletin derdini sırtlanıp” ülkenin sorunları üzerine yürüyen AK Parti’yi, yapılan insafsız ve dahi acımasız karalamalara rağmen bugüne değin elde edilmesi zor başarılara imza atan bir güçlü iktidar partisi olarak düşmanları değil, içerdeki azılı muhalefet yanında, birlikte olduğu dost bildikleri durdurur ancak…
İşte öyle bir tehlike var, parti içinde sinsi sinsi gelişen…
“Partinin kuruluş yıllarından kalma o müthiş birlikteliğin havasını kaçıran çıkarcı zihniyetlerden tez elden uzaklaşıp yeniden ve güncel bir anlayışla davasını savunan yeni ve itibarlı yüzlere ihtiyaç var” diyen partililerin sayısı giderek kabına sığmaz hale geldi bu nedenle…
“AK Parti bir büyük sınava doğru yol alırken, işte böyle yeni yüzlere yer vereceği kadrolar oluşturmalı” diyen ve partiyi karşılıksız, çıkarsız seven, sayan, destek veren partililerin uyarıları gözlerden ve gönüllerden uzak tutulmamalıdır…
Bu doğrultuda görev partinin etkili, yetkili kurullarında görev yapanlara düşer deyip, ülkenin hizmetine soyunan herkese ve her kesime “Zeytin çiçekleri” gitsin istedik…