İtiraf edelim ki çoğumuz kirlendik. Hırslarımızın esîri olduk.
Modern hayat, bizi fıtratımızda uzaklaştırdı. Önceliklerimiz değişti. Kalbimizle aklımız arasındaki “irfan köprüsü” yıkıldı artık.
Dünya sevgisinin cezbedici okları kalbimize saplandı. Pamuk yumağına saplanmış bir diken gibi…
Canımız acıyor ama ne yapsak çıkaramıyoruz.
Fâni olan dünyayı kazanmak uğruna hayatımızı feda ettik, bâkî olan âhiret yurdunu unuttuk. Bedenimizi beslerken, ruhumuzun açlıktan feryadını duymadık. Ruhumuz, tâkatsiz ve geride kaldı.
Daha lüks, daha çok, daha hızlı yaşama dürtüsü içimize yerleşince bencil olduk, aklımıza güvendik.
Sahip olduğumuz tüm nimetlerin Hakk’ın ikrâmı olduğunu unuttuk.
Ben akıllıyım, ben bilirim, ben başardım, ben hak ettim, ben güzelim, ben yakışıklıyım dedik. Aklımızı beğenip, kendimizden bildik.
Mal toplama hırsı gözümüzü o kadar kararttı ki, “dünya sevgisi” kabirlere kadar peşimizi bırakmıyor artık.
Tebessümü, karşılıksız yardım etmeyi, gözyaşı silmeyi, yetimin başını okşamayı unuttuk. Hem de tüm bu güzelliklerin, nefsimizin ve ailemizin sadakası olduğunu bile bile unuttuk.
Bir Müslüman kardeşinin derdiyle hem hâl olmak, müşkilatını gidermek tavsiye edilmişti bizlere. Kendi nefsimizin rahatını düşünürken etrafımızda şahit olduğumuz ağlayan gönülleri yok var saydık.
Allah katında değerli olanı unuttuk. Kötülük emreden “Nefs-i Emmare”nin arzularına boyun eğdik.
Kerîm olan Rabbimize karşı, utanmaksızın edepsizce gururlandık.
Rabbimizi zikretmeyi, O’nun adını anmayı unutunca, maddî ve manevî yönden rızkımız daraldıkça daraldı…
Malımızla birlikte günahlar ve gafletimiz arttı. Gafletimiz arttıkça da, şükrümüz ve tevbemiz azaldı.
Küresel kapitalist sistemin tüketim kültürüyle ve faizle beslenen bankaların esîri olduk.
Kölelik devam ediyor. Modern çağda kölelik gönüllü oldu. Köleliğin bilinen şekli değişti sadece.
Banka taksitlerini ödeyemediği için icralık olan, kredi kartı borcunu bir türlü kapatamayan “modern köleler” olduk sanki.
Maddi sebeplerle evlenip yuva kuramayan veya evlendiyse bile yıllar boyunca köle gibi borçlu yaşayan gençler var etrafımızda.
Allah, Beled Sûresi on üçüncü ayetinde buyurdu: “Fekku rakabe.
Fekku rakabeh, köle azat etmektir.
İmkânı olan bir zenginin, fakir birine yardım ederek yıllar boyu bitiremediği kredi kartı borcunu kapatmak; “modern çağda köle azat etmektir.”
“İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? Yığınla mal harcadım" diyor. Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor? Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi? Fakat o, sarp yokuşu göze alamadı. Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin? O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek)tir. Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır. Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.” (Beled Sûresi. 90/5-18)
Köle azat etmek, sarp yokuşa tırmanmak gibidir.
Hz. Mevlânâ’nın ifadesiyle “kalbimize saplanan dikenlerden” hepimiz yorgunuz.