Güçlü kadın olmak demek bir erkeğe ihtiyaç duymamak demek değildir. Güçlü kadın kendi ayakları üzerinde durabilen, duygularını iyi yönetebilen, çözüm üretebilen, nerede nasıl davranması gerektiğini, durması gereken yeri bilen, sınırlarını iyi çizebilen, yeri geldiğinde tepkisini ortaya koyup tavrını alabilen, bedel ödetebilen, kendisini fazlasıyla iyi tanıyan kişilerdir.

Fakat bu demek değildir ki güçlü kadınlar bir erkeğe asla ihtiyaç duymazlar. Güçlü kadın olmakla bir erkeğin sevgisine, ilgisine, inceliğine, varlığına ihtiyaç duymak aynı şey değildir. Güçlü kadın denildiğinde genelde akla bir erkeğe ihtiyaç duymayan kadın gelir. Bu düşünce kalıbı çok yanlıştır. Ve ikili ilişkilere zarar veren bir olgudur. Bir erkeğin ilgisine ve sevgisine, varlığına ihtiyaç duymak kadının gücünü etki altına almaz. Bilinenin aksine gücüne güç katar.

Her insanın sevgiye ihtiyacı vardır; İlgilenilmeye, değer görmeye, düşünülmeye, bir omuza yaslanmaya, birinin onun yerine bir şeyler yapmasına, saçlarının okşanmasına, başını sıcak bir tene yaslayıp uyumasına…

Güçlü kadınlar da erkekler de birbirlerinin varlığına ve sevgisine ihtiyaç duyarlar. Hatta kadının da erkeğin de gücünü kaybettiği yer kadınının veya erkeğinin yanı olmalıdır. İlişkilerde güç savaşı mutsuzluk sebebidir çünkü.

Düşünün; annesi babası yanında olan insanın gücü iki kat daha fazladır. Annesinin uyuduğunda üzerini örtmesi, evladının saçını okşaması, yemek yiyip yemediğini düşünmesi, şefkat göstermesi, fikir vermesi, yolunu gözlemesi bir evlada güçsüzlük değil güç katar. Bir babanın da yol göstermesi, koruyup kollaması, kollarıyla sarması, sevmesi, ilgilenmesi, altından kalkamayacağı durumlarda taşın altına el koyması evladını yine güçsüz yapmaz. Babanın evde olması nasıl ki size huzur ve güven duygusunu veriyorsa ve ya annenin evde olması size nasıl ki mutluluk ve sıcaklık veriyorsa ilişkilerde de böyledir.

Yalnız yaşayabilmek, yalnız olmak güçlü bir insan olduğunuzu değil, eksik bir yanınız olduğunu gösterir.

Sevgilerimle…