Sevgili okurlar,
Bu hafta sizlerle, yine farklı konularda, hasbihal etmeye devam edeceğim..
Bir kere, Türkiye’nin gündemine damga vuran ‘ Atlet ‘ konusu fevkalade, yanlış yolda, yanlış eleştiriler ile ‘polemik’ konusu yapılmıştır.
Konunun muhatabı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bildiğimiz ‘Adalet Yürüyüşü’ molalarından birinde, kızı ile sabah kahvaltısı, bilemediniz öğle yemeğindedir. Mevsim itibari ile sıcaklık hat seviyededir. Yürüyüş kolundaki bir liderin kızı ile birlikte, yani aile ortamında böyle bir sofrada bulunması gayet normaldir.
Konuyu, gülerek, ya da sessiz kalarak geçirmesi gereken Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı sıfatı ile Recep Tayyip Erdoğan, irdelemiştir.
Siyaseti bu kadar ayağa düşürmemek, hatta vatandaşa örnek olmak gerekmez mi?
Elbette kendilerinin bileceğidir!
Ancak, böyle bir konuda, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı ünvanlarına sahip Recep Tayyip Erdoğan’ın, konuyu polemik konusu yapacak kadar, gündeme taşıması hoş olmamıştır!..
Hatırlanacağı gibi eski Başbakanlardan Adnan Menderes döneminde de bir ‘Suzan ve don’ meselesi, polemik konusu yapılmış ve konu üzerinde ilgili, ilgisiz taraflar görüş belirtmekten geri kalmamışlardır..
Şimdi de öyle olmuştur..
İlgili, ilgisiz herkes, çala-kalem konuyu irdelemeye kalkmış, sanal ortamda Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün atletli, mayolu resimleri ile karşılıklar verilmeye ve hatta, atletli sofralara oturmaların ötesinde, Erdoğan’ın da farklı halleri gündeme taşınmıştır..
Hoş durumlar değildir..
Memleketin binbir meselesi varken, işi ‘atlete’ indirgemek nekadar doğrudur?
Elin oğlu, yeni balistik füze denemelerindeyken, yeni tehditler savururken, bizim oyunda ve oynaşta olmamızın izahı olamaz!
Hele de milli güvenlik güçlerimizin terör örgütleri ile sürdürdüğü, bu amansız mücadelenin şu sıcak günlerinde ‘ atlet ve don’ ha!?
Irak cephesi malum!
Suriye cephesi malum!
Yanıbaşımızda, bir ucube devlet kuruluşu hazırlıkları da işin cabası!
Ege adalarını unutmuşa benziyoruz..
Avrupa’dan tatile gelen vatandaşlarımız, sınır kapılarını aşmakta binbir güçlük içinde, saatlerce bekliyor!..
Fındık üreticisi, kendilerine sunulan taban fiyatın şaşkınlığını, hala üzerinden atmış değil..
Ülkede, satmadık imtia koymadık!
Tekelleşme yavaş, yavaş insanımızı mağdur etmeye başladı!..
Belediyeler, halka hizmet değil, bildik tavırlar içinde savurganlık denizinde birbiri ile yarış halindedir..
Okulların açılacağı, yeni sezon çalışmaların start alacağı şu günlerde, on günlük tatil ile neyi ispatlamaya çalışıyoruz ki?
Gün, yan gelip yatma zamanı değildir..
Gün, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için yarış zamanıdır..
Bu yarışı,’ atlet, don ve adalet, siyaset’ muhabbetleri ile gerçekleştiremeyeceğimiz gerçektir.
Lütfen seçip,kendilerinden görev beklediklerimiz, asli görevlerini unutmamalıdırlar..
Milletin birbirinden farklı sorunları var;
Bakınız memleketim Sakarya’da yerel gazeteler, ‘Sakarya Öncü olacak’ manşeti ile Yeni Sakarya Gazetesi, ‘Çıraklık eğitiminin’ önemine vurgu yapıyor..
Bir başka gazetemiz, ‘ Sağlık sil baştan’ manşeti ile sağlık sektörünün içinde bulunduğu karmaşayı okurları ile paylaşıyor.
Diğer bir gazetemiz, ‘Canavara dönüşmeyin’ manşeti ile 10 günlük bayramda, olası trafik kazalarının asgariye indirilmesi için uyarıyor..
Sakarya’nın Ankara’daki iftiharlarından ve çiftçinin babası Şemsi Bayraktar, fındık konusundaki fiyatların revize edilmesini, yüksek telden seslendiriyor..
Yine bir başka iftihar meselemiz, Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay, işçi, merur ücretleri konusunda, ülke ekonomik şartlarının dikkate alınarak görüşmelerin sürdürülmesi için diretiyor..
Ulusal gazeteler ise, FETÖ Terör Örgütü ile ilgili gerçekleştirilen operasyon ve yargılamaları irdelemeye ve yanlışları gözler önüne sermeye devam ediyor..
Devletin tepesi ise ‘atlet, don’ muhabbetlerinde..
Öyle ya, bulvar uzun, para yok, gezin, gezin!
Torpilsiz adama rağbet yok, üzül, üzül!
Ya da, vatan, millet, Sakarya’m!
Güzel, kuşum, kanaryam!
Haydi iyi muhabbetler!