Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ilk bilgisayarı ülkemize getiren lider olarak bilinirdi…

Geleceği teknolojik gelişmelerde görüp bu konuda Avrupa ve Amerika’ya dağılmış zekası yüksek, yetenekli Türk gençlerinin ülkeye dönmesi adına büyük imkanlar oluşturmuştu.

O dönemlerde “Özal’ın prensleri” olarak adlandırılan gençler arasında, Özal’ın çağrıda bulunması üzerine yurda dönüp milletvekili olan ve muamma bir trafik kazasında hayatını kaybeden Adnan Kahveci de yer alıyordu…

Ayrıca Isparta’ya giderken meydana gelen uçak kazasında hayatlarını kaybeden, hepsi birbirinden yetenekli ve maharetli bilim adamları da bu sınıfa giren vatan evlatlarıydı…

Bugün milli savunma ve havacılık hizmetlerindeki başarının mimarları, bu ulvi duygularla yurda dönüp gelen ve ülkesinin kalkınmasında önemli rol oynayan, inanılmaz katkılar sağlayan genç kuşak sayısı arttıkça, ülkemizin kalkınması da o derece hızlı bir süreç içerisine girmiş bulunuyor…

Böylesi gençlerin dünya ölçeğinde toplanıp Amerika’ya kazandırılması için yol verilen ve İngilizce hocaları Amerikalı olan hizmet okullarının ipleri, hep Amerika’nın elinde olduğundan, nice değerli beyinler uçup gitti ülkemizden…

Başarılı olduğu tespit edilen öğrencilerin velilerine, reddi mümkün olmayan imkanlar sunup çocuğu ailesinden alıp Amerika başta olmak üzere yabancı ülkelerde hizmet adı altında sömüren zihniyet dönemleri kapanmak üzere…

Bu alanda hızlı gelişen ve benzer imkanlar tanınmasıyla geri dönen beyin göçü geliştikçe ülkemiz sadece savunma alanında değil, pek çok konuda irtifa kaydederek zengin bir ülke haline dönüşecektir...

Şimdi bu büyük değişim ve dönüşümün önünü kesmek isteyen zihniyete karşı yürütülen savaşta başarı kazanıldıkça yarınlarımız için daha ümitli, daha güvenli olmamız kaçınılmaz hale gelecektir elbette...

Batılı ülkeler ve Amerika bu büyük kalkınmışlığın farkında olduğundan olacak, suyu başından kesmek için akla hayale gelmez tuzaklar ve yaptırımlarla üstümüze çullanmaktadır…

Tümüyle ülkemizi ilgilendiren bir iç mesele olan referandumda, istedikleri sonuç çıkması için madde manevi her gücü kullanan, bu arada işlerini kolaylaştıracak terör örgütleriyle dış güçlerin kurduğu tezgah, yerli işbirlikçilerine rağmen ters tepince, farklı yol ve yöntemlere başvurdular…

Bu da para etmeyecek ve fayda getirmeyecektir...

Artık ülkesini seven ve kalkınması önündeki inanılmaz tuzak ve engelleri görüp ona göre tercihini yapan bilinçli halk desteği olduğu sürece de bu böyle sürüp gidecektir…

Referandum öncesi oluşturulan “hayır’cı cephe” mutlak kazanacağına inandığı referandumdan mağlup çıkınca, yine bilinen ve denenen senaryolarla ortalığı karıştırmaya soyundu…

Ama başarılı olamayacaklar…

Zira müracaat ettiği kapılar bir bir yüzüne kapanıyor…

15 yıldır girdiği her seçimin galibi olmanın getirdiği büyük moralle “durmak yok” deyip yola kaldığı yerden devam eden iktidar partisine farklı bir mesaj da veren seçmenin tavrı, sanırım milletimiz ve memleketimiz için hayırlı olacaktır...

Yönetimde istikrarın devam etmesi yanında, tıpkı 7 Kasım seçimlerinde olduğu gibi iktidara da “Ayağını denk al, içini temizle, doğru yoldan ayrılma” mesajı veren harika bir sonuç çıktı ortaya…

CHP ve hayırcı cephe, eteğindeki taşları tümüyle boşaltmaya kararlı…

İç hukuk yollarını bir bir tüketerek sürdürdüğü karalama kampanyasından bir sonuç çıkmayacağı bilincine rağmen, hala aynı yol ve yöntemlere sığınıp bir yerlere mesaj iletmeye çalışan muhalif zihniyetin zararı sadece kendisine değil, ülkeye de oluyor ne yazık ki…

AK Parti kulak asmayıp böylesi tezgahlara, bildiği ve inandığı doğrultuda yol alırken, içeride yapılacak ya da yapılması mutlak temizlikler için, süreci erken genel seçime çevirebilir…

Bu ihtimali gözlerden uzak tutmak mümkün görünmüyor...

Türkiye’de artık hiçbir şey eskiden olduğu gibi vesayet odaklarına bağlı olmayacak…

Millet egemenliği ve halkın sağduyusu ülke yönetiminde en büyük ve yegâne karar mercii olarak her seçimde kendini göstermeye başladı.

Referandumda çıkan sonuç da böyle devam edeceğini gösteriyor.

Ülkemizden koparılıp götürülen genç beyinlere, bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç var…

Öze dönme ve kendi evlatlarına sarılma dönemi başlatılmış bulunuyor.

Tıpkı Turgut Özal’ın döneminde olduğu gibi, “yabancılaştırılmış beyin gücünü” yeniden ülkeye kazandırılmasına yönelik tedbirler gözden geçiriliyor...

Yeter ki gölge edilmesin, başka ihsan istenmez…

Referandumda olumlu sonuç çıkmaması adına olunca güçleriyle ülkemizin üzerine yüklenen şer güçlerin tezgahları bununla kalmayacak gibi görünse de bu halk, bu millet artık dün ecdadının başına gelenlerden yola çıkarak, bugün güvendiği liderine ölesiye sahip çıkıyor…

Buna örnek taptaze bir şekilde duruyor önümüzde…

O nedenle zafer; istemeseler de, diretseler de bu inançlı devletin ve milletin olacaktır, hiç kuşkusuz…