Dostlarının desteğiyle genel başkan olduktan sonra defalarca seçimlere girmiş her seferinde kaybetmişti…
Ne yapsa ne etse yine de olmuyor, bir türlü iktidara gelemiyordu. Ama bu sefer durum başkaydı. Son bir ihtimal daha vardı amacına ulaşabilmesi için. Amerika’nın desteğini almıştı. İngiltere ve Almanya’daki dostları da aday olması için iyice sıkıştırmaya başlamışlardı. Kendisi de aday olmaya can atıyordu ancak korkusunu bir türlü yenemiyordu. En sonunda tüm gücüyle cesaretini toplayıp karar verdi. Mademki Erdoğan’ı tek başına yenmek mümkün değildi, muhalifleri yuvarlak bir masada birleştirebilirse sanki bu işi kıvırabileceğine iyice inandı… Biden’in tavsiyesi işe yarayacak gibiydi. Parti binasının 8. Katında Özgür ve Engin’ e aday olma niyetini açtı. Mansur’la Ekrem canını sıkıyorlardı ama toplantı bittiğinde nihayet kendine güven geldi. Ajansın tavsiye ettiği slogan da hazırdı… “Loading”
Destek turları ses getirmişti. Gel zaman git zaman yuvarlak masada 6 kişi oldular. Masada görünmesi tepki çekeceği için gizli ortağıyla zımni bir anlaşma yaptı. Seçimi kazanırsa bir bakanlık sözü vermiş, anlaşmışlardı.
Kendi partisindeki alternatif adayları tek tek diskalifiye etmişti. Adaylığına ayak direnen Meral Hanıma şimdilik itiraz etmemeye karar vermişti. Hele şu seçimler bir geçsindi… O zaman bir hal çaresi düşünecekti. Ajans ve organize ettiği sosyal medya trolleri PR konusunda iyi çalışmışlardı. Şimdi adaylığını açıklamanın vakti gelmişti.
*
CB adaylığını alâyu vâlâ ile dünyaya duyurmak üzereydi. Erdoğan’ın yıkılması için uğraşan Avrupa ve Amerikan dünya basını kendisini överek destek verecekti. Newsweek, Der Spiegel ve Bild Zeitung söz vermişti. Adaylık açıklamasını tam sayfa haber yapacaklardı ki bir anda şok oldu.
Hay aksi… Kahramanmaraş ve civarında deprem olmuş, bir anda ülke gündemi değişmişti. Durum vahimdi. Ülkede on ilimiz neredeyse yerle bir olmuş, binlerce vatandaş ölmüştü. Adaylık açıklaması yapacağı büyük toplantıyı iptal etmek zorunda kaldı. Böyle bir ortamda adaylığını açıklamak yanlış olur, kendisine oy kaybettirirdi.
Depremde Türkiye seferber olmuş, bölgede OHAL ilan edilmişti. Şoku üzerinden atlatır atlatmaz inceleme yapmak üzere depremde büyük hasar gören Hatay’a gitti. Acı içindeki Türkiye, kendisinden birlik mesajı beklerken “ Havalimanı pistini tamir edip açacağız. Gelin beni tutuklayın. Hiçbir zeminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’la hizalanmayacağım” mesajıyla herkesi şok etmişti. Ardından yorgun argın Ankara’ya dönüp evine çekildi. Tavana boş boş bakarken CHP Hatay belediye başkanının acizliği, yıkılan binalar, ölen vatandaşlar aklına geldi. İyice etkilenmiş olsa gerek ki, bu düşüncelerle göz kapakları iyice ağırlaştı. Derin bir uykuya daldı.
Rüyasında; deprem olmaya başlamış, şiddetli bir sarsıntının ardından yatağı sallanmaya başlamıştı. Sanki kıyamet kopuyor gibiydi. Deprem o kadar şiddetliydi ki kaçmaya çalışırken bir anda oturduğu bina çökmüş yatak odası dolabıyla birlikte duvarlar üzerine yıkılmıştı. Neyse ki birkaç saat sonra AFAD ekipleri kendisini enkazdan sağ salim çıkarmışlardı.
Ölümün kıyısından geri dönmüştü. Kalbine bir pişmanlık geldi. Ülke can havliyle uğraşırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’a muhalefet yapmanın yanlış olduğunu gördü. Yüzbinlerce yeni konut yapılması, ülkenin yaralarının sarılması önceliği olmalıydı. CB adayı olmaktan vaz geçti. Kalbine bir merhamet geldi. Üzüntüyle “önce Türkiye” deyip yuvarlak masayı topladı. Yuvarlak masa ortaklarına kesin bir dille CB adayı olmayacağını açıklayıp şu teklifi yaptı. “Arkadaşlar! Ülkemiz yaralandı. Canlar öldü. Gelin cumhurbaşkanı adayı çıkarmayalım. Hep birlikte Erdoğan’ın adaylığını destekleyelim. Erdoğan liderliğinde hepimiz tek yürek, tek bilek olalım. Türkiye’nin yaralarını sarmak için seferber olalım. Saray’dan randevu alacağım. Tüm milletimiz adına CB Erdoğan’a başsağlığına gidelim. Tüm dünyaya Türkiye’nin iktidarıyla muhalefetiyle birlik olduğunu gösterelim” dedi. Yuvarlak masa ortakları teklifi yerinde buldu. Onlar da etkilenmişlerdi. “Haklısınız, gidelim” dediler.
*
T.C. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne taziye için gittiklerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çok memnun olmuş duygulanmıştı. Altılı masa üyelerinin başsağlığı dileklerini Türk Milleti adına kabul edip teşekkür etmişti. Ortada Erdoğan, sağında Bahçeli, solunda kendisi ve diğer parti liderlerinin olduğu fotoğraf basına servis edildi. Türkiye Devleti’nin gücünü temsil eden siyasi iradenin birleşik fotoğrafı bir anda dünya gündemine oturmuştu… Uzun yıllardır, gergin siyasetten ülke halkı oldukça yorulmuştu. Nihayet, deprem sebebiyle “toplumsal uzlaşma” gerçek olmuştu.
*
Ülkemizi bölmek isteyen dış güçler, terör örgütleri, radikal gruplar ve dünya basını Türkiye’nin kardeşlik görüntüsünden rahatsız olmuşlardı. Nedense dünya basını ve Uluslararası TV programları kendisinden nefretle bahsetmeye başlamıştı. Özellikle Alman DW Televizyonu şok olmuştu. Altılı masa olarak CB Erdoğan’ı ziyaret ettikleri için kendisine ateş püskürüyordu. Meğer Erdoğan’ın ne çok düşmanı varmış. Dünyadaki tüm Erdoğan düşmanları ve Kemalistler şimdi de kendisine düşman olmuşlardı…
*
Daralmış, kan ter içinde kalmıştı. Nefes almakta zorlanıyordu. Tansiyonu fırlamış, bir anda bayılarak yere yığılmıştı… Engin, yere yığılan genel başkanın kravatını gevşetmiş, alnına, yüzüne gül suyu dökmeye başlamıştı. Bir yandan da telaş içinde uyandırmak için genel başkanı omuzlarından tutup şiddetle sarsıyordu… Sarsıntı ve panikle kendisine geldiğinde bir de ne görsün; Selvi Hanım başucuna oturmuş korkulu gözlerle kendisini uyandırmaya çalışıyordu. Kendine gelip biraz açılır gibi oldu. Sırılsıklam terlemişti. Heyecandan kalbi deli gibi çarpıyordu.
-“Kemal Bey… Kemal Bey… Allah aşkına ne oldu sana? İyi misin? Uykunda panik halinde kendi kendine sayıklıyordun.” Dedi. Eşinin uzattığı su bardağından iki yudum aldıktan sonra derin bir iç çekerek kararlılıkla kendi kendine mırıldandı:
-“Çok şükür ki gerçek değilmiş. Kâbus görmüşüm… Yeminim var. Ne olursa olsun, yine de hizalanmayacağım” dedi.
Selvi Hanım, gerisini sormadı bile. Bay Kemal’in huzursuz ve tedirgin hallerine alışkındı.