IPARD (Avrupa Birliğince aday ve potansiyel aday ülkelere destek olmak amacıyla oluşturulan, Katılım Öncesi Yardım Aracı’nın kırsal kalkınma bileşeni) III Programı kapsamında yaklaşık 555 milyon avroluk desteği devletin de desteğiyle 786 milyon avroya çıkardıklarını söyledi.
Devletin kırsal kalkınma hibelerine çok önem verdiğini belirten Antalyalı, 17 farklı sektörde destekleme yaptıklarını anlattı.
Hayvancılığın birinci destekleme alanı olduğunu ifade eden Antalyalı, "Hayvancılıkta et ve süt üretimini destekliyoruz. Aynı zamanda gıda sanayisine yönelik yatırımları destekliyoruz. 3 milyon avroya varan yatırımlarda yüzde 50 ile yüzde 70 oranında hibe destekleri veriyoruz." dedi.
Üretici de tüketici de yararlanıyor
Özellikle kırmızı etle ilgili işleme tesisleri, kesimhaneler, parçalama tesisleri, süt ve süt ürünleri ile ilgili tesislere destek verdiklerini anlatan Antalyalı, şunları kaydetti:
"Soğuk hava depolarımızı destekliyoruz. Yine meyve sebze depolama tesisleri desteklenmekte. Su ürünlerini işleme ile ilgili destekler var. Kırsal kalkınma desteklerini şöyle düşünebilirsiniz. Örneğin bir kayısı üreten kardeşimiz bir ürün ürettiği zaman birincil üretim olarak bir gelir elde eder. Eğer buna bir çikolata kaplarsa daha fazla gelir elde edecek.
Paketler ve ürün haline dönüştürürse çok daha fazla kazanacak. Bunu ihraç edebilirse tabi ki daha fazla gelir elde edecek. Amacımız üreticimizin yaşam standardını artırmak aynı zamanda tüketicimizin de daha fazla ürünle buluşmasını sağlamaktır."
"Piyasa regülasyonu sağlanmış oluyor"
Antalyalı, meyve sebze kurutma tesisi kurulumunda burada sunulan ürünlerin üreticilerini de desteklediklerini dile getirdi.
Bir tesis kurulumunda tüm çiftçilerin pazarlama alanı bulduğunu dile getiren Antalyalı, şöyle devam etti:
"Üreticimiz bu sayede ürününü eder değerde satma fırsatı buluyor. Örneğin patatesinden pırasasına, soğanından kerevizine 250 kilometre periferiğinde (dışta kalan bölge, merkezden uzak olan yerleşim yeri) ne kadar üretim yapan çiftçimiz varsa bir pazarlama kanalı bulmuş oluyor ve ürününü değerinde satma fırsatı yakalıyor.
Örneğin süt tozuyla ilgili bir tesis yaptığımız zaman tüm süt üreticiliği ve hayvancılık yapan kardeşlerimiz özellikle zaman zaman arzda yaşanan dalgalanmalardan kaynaklı fiyatlarda kendi arz ettikleri gelirleri elde edemedikleri zaman süt tozu fabrikaları devreye gidiyor ve bir piyasa regülasyonu sağlanmış oluyor."
Yerelde üretim, yerelde tüketim
Antalyalı, TKDK'nın temel amacının katma değerin yerelde kalmasını sağlamak olduğunu vurguladı.
Yerelde üretim ve yerelde tüketimi desteklediklerini belirten Antalyalı, "İnsanları doydukları yerde doyar hale getirmenin çabası içerisindeyiz. Dengeli bir kalkınma için tüm ülke genelinde çalışıyoruz." dedi.
1970'li yıllardan bugüne kadar ilçelerden il merkezlerine, doğudan batıya bir göç hamlesinin olduğuna değinen Antalyalı, şunları kaydetti:
"İlk dönemlerde oradaki koşulların sağlanamadığı için bu göç hamlesi vardı. Aş için ekmek için bir göç vardı. Artık bizim kırsalda her türlü imkanımız var. Devletimiz sağlık, eğitim, tüm imkanları seferber etmiş durumda. Büyük şehirlerde, metropollerde bir kişiye istihdam oluşturmak için harcayacağımız kamu kaynağıyla kırsal alanda çok daha fazla iş imkanı oluşturmamız mümkün aynı kaynakla. Hem de insanların daha fazla mutlu olmaları mümkün.
Tabii ki bir şehir merkezinde yaşamayı tercih edebilir bir kardeşimiz ama kendi köyünde yaşasa hem çok daha sağlıklı bir hayat yaşamış olacak hem de çok mutlu olacak. Belki o büyük şehrin stresini yaşamayacak sağlık anlamında havası temiz, suyu temiz bir hayat sürecek biz dolayısıyla tüm kardeşlerimizi kırsal alanda faaliyet yürütmeye ve yatırım yapmaya davet ediyoruz."