Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı tarafından 2023 yılının ‘Mevlana Yılı’ olarak ilan edilmesi vesilesiyle ‘Mevlana ve Mevlevilik’ başlıklı bir online konferans düzenledi. Konferansta, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezai Küçük, Mevlana'nın hayatı, eserleri ve Mevlevilik ile ilgili detaylı bir sunum yaptı. Moderatörlüğünü Öğr. Gör. Dr. Burçak Başak Yiğit’in üstlendiği konferansta Küçük, Mevlana'nın felsefesi ve insanlık için sunduğu değerlerin önemini vurgulayarak, "Mevlana'nın şiirleriyle dolu eserleri, insanın manevi hayatını derinleştiren, huzur ve sükûnet veren bir etkiye sahiptir" dedi. Hz. Mevlana’yı daha iyi anlamak isteyenlere kitap tavsiyelerinde bulundu. Hz. Mevlana’nın hayatını Şems-i Tebrizi’den öncesi, Şems-i Tebrizi ile tanışması ve Şems-i Tebrizi’den sonrası olarak üç safhaya ayırarak ele aldı. Küçük konferans sonunda öğrencilerden gelen soruları da cevapladı. SUBÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı, düzenlediği etkinliklerle öğrencilerin kültürel ve manevi anlamda kendilerini geliştirmelerine katkı sağlıyor.
BABASI ÖNEMLİ BİR FİGÜRDÜ
Hz. Mevlana’nın hayatının ilk safhasının 1207 yılında Afganistan’ın Belh şehrinde dünyaya gelmesiyle başladığını söyleyen SAÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezai Küçük, “Moğol meselesi sebebiyle çocuk yaşta babası ile birlikte doğduğu şehri terk etmek zorunda kalmıştır. Göç yolculuğu esnasında eğitimini sürdürmüş ve Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı Alâeddin Keykubat’ın daveti ile Konya’ya yerleşmiştir. Hz. Mevlana bir sûfî olan babası ve babasının halifesi olan Muhakkık Tirmizi’den eğitim almıştır. Daha sonra babasının yolundan giderek Konya’daki medreselerde fıkıh ve dini ilimler dersleri vermeye başlamıştır” diye konuştu.
ŞEMS İLE TANIŞMASI DÖNÜM NOKTASI
1244 yılında Konya’ya gelen Şems-i Tebrizi ile tanışması ile Hz. Mevlana’nın hayatının ikinci safhasının başladığını belirten Küçük, “Bu dönemde ders vermeyi bırakmış ve tasavvufa, semaya yönelmiştir. Şems-i Tebrizi’yi Hz. Mevlana’nın hocasıymış, şeyhiymiş gibi anlatsalar da ortada ne bir hoca ne de bir talebe vardır. Ortada iki kâmil dost vardır. Şems-i Tebrizi’nin Konya’dan ayrılmasından sonra ise Hz. Mevlana’nın hayatının üçüncü safhası başlamıştır. Şems’in gösterdiği işaretlerle ve kendisinde keşfettiği yüceliklerle toplam 70 bin beyitlik Mesnevi ve Divan-ı Kebir eserlerini tamamlamıştır. 12 Aralık 1273 Pazar günü vefat etmiş ve Konya’da babasının yanına defnedilmiştir.”
“MEVLEVİ TARİKATLARI SANAT MERKEZLERİYDİ”
Hz. Mevlana’ya ait olmayan sözlerin sosyal medyada onunmuş gibi paylaşıldığını ve bu durumun onu tanımamaktan kaynaklandığını vurgulayan Küçük, “Hz. Mevlana bu toprakları mayalayan önemli bir isimdir. Düşünce dünyasıyla insanın, insan-ı kâmil olmaya erişebileceğini bizzat kendisi yaşayarak öğreten birisidir. Mevlevilik, Hz. Mevlana’nın ölümünün ardından oğlu Sultan Veled tarafından Hz. Mevlana’nın ortaya koyduğu esaslar çerçevesinde yapılanmış, adap ve erkânıyla bir tarikat halini almıştır. Türk toplumunu yakından etkileyen tarikatlardan birisi olmuştur. Mevlevi tarikatları faaliyette bulundukları süre içerisinde sanat merkezleri olarak görev yapmış ve bu tarikatlarda önemli sanatçılar yetişmiştir” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ