Dünya Genelinde Enflasyon ve Resesyon Endişeleri Devam Ederken, Trump’ın "Önce Amerika" Politikası Küresel Ticaretin Geleceğini Şekillendiriyor
Dünya genelinde enflasyon ve resesyon ikilemi devam ederken, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın "Önce Amerika" politikası çerçevesinde attığı adımlar, küresel ticaretin geleceğini şekillendirebilecek potansiyele sahip. Trump’ın ABD’nin yakın ticari ilişkileri bulunan ülkelerle tarifeler üzerinden başlattığı ticaret savaşı, endişelere yol açarak risk algısını yükseltirken, makroekonomik veriler de yatırımcıları temkinli davranmaya yönlendiriyor.
Trump, ABD Ticaret Bakanlığı’na bakır ithalatına yönelik olası gümrük vergilerini araştırma talimatı verdi ve bu kararnameyi imzalayarak, bakır endüstrisinin yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Trump, yaptığı açıklamada, “Bakır Amerika’da üretilmeli. Muafiyet yok, istisna yok” şeklinde bir değerlendirme yaparak, Amerikan endüstrilerinin bakıra bağımlı olduğunu belirtti. Trump’ın bu adımı, ticaret savaşlarının daha da derinleşebileceğine dair kaygıları artırırken, Amerikan ekonomisinin ulusal savunmaya yönelik güçlendirilmesi gerektiğini savundu.
Bununla birlikte, Trump’ın politikalarının enflasyonist baskıları artırabileceği ve bu durumun ABD Merkez Bankası (Fed) üzerinde ilave baskılar yaratabileceği konusunda soru işaretleri mevcut. Yatırımcılar, Fed’in bu yılın ikinci çeyreğinde faiz indirimine gidebileceği beklentileriyle daha temkinli bir seyir izliyor. Piyasalar, bankanın yıl genelinde toplamda iki faiz indirimi yapacağı tahmininde bulunuyor.
Makroekonomik verilere bakıldığında, New York Fed’in Tüketici Güven Endeksi şubatta, aylık 7 puan azalarak 98,3’e gerileyerek beklentilerin üzerinde bir düşüş yaşandı. Bu durum, yatırımcıları daha temkinli olmaya zorladı. Ayrıca, ABD yönetiminin Çin’e yönelik daha fazla çip ihracat kısıtlaması planladığına dair haberler, teknoloji şirketlerinde olumsuz bir etki yarattı. Nvidia, Broadcom, Advanced Micro Devices ve Lam Research gibi şirketlerin hisseleri sırasıyla yüzde 3, yüzde 2,6, yüzde 3,8 ve yüzde 3,6 oranlarında değer kaybetti.
Küresel piyasalarda tahvil talebi artarken, ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi yaklaşık 10 baz puan azalarak yüzde 4,29’a inerek, 12 Aralık’tan bu yana en düşük seviyeyi gördü. Dolar endeksi ise yüzde 0,1 artarak 106,4 seviyelerinde işlem görmeye devam ediyor. Küresel belirsizlikler nedeniyle yatırımcılar güvenli liman olarak altına yönelirken, altının ons fiyatı dün yüzde 1,3 değer kaybı yaşasa da şu anda 2.917 dolardan işlem görmekte.
Brent petrolün varil fiyatı ise 72,7 dolar seviyelerinde işlem görüyor. Küresel borsalarda da karışık bir seyir izleniyor. ABD’de S&P 500 endeksi yüzde 0,47, Nasdaq yüzde 1,35 değer kaybederken, Dow Jones yüzde 0,37 artış gösterdi. Avrupa borsalarında ise savunma harcamalarının artırılmasına yönelik açıklamalar dikkat çekiyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Avrupa'daki artan savunma harcamalarının finansman yükünü artıracağına dikkat çekti.
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB üyesi ülkelerin ortak harcamalarının GSYH’nin yüzde 3’ünün üzerine çıkması gerektiğini belirtti. İngiltere de savunma harcamalarını 2027 yılına kadar GSYH’nin yüzde 2,5’ine çıkarmayı taahhüt etti.
Asya borsalarında ise Japonya hariç, genel olarak pozitif bir seyir izleniyor. Alibaba'nın yapay zeka altyapısına 53 milyar dolar yatırım yapacağını açıklaması, bölgede risk iştahını artırdı. Japonya'da ise aralık ayı öncü endeksi 108,3 olarak açıklandı.
Yurt içinde, Borsa İstanbul’da satış ağırlıklı bir seyir izlenerek BIST 100 endeksi günü yüzde 1,29 değer kaybederek 9.451,58 puandan tamamladı. Dolar/TL ise yatay bir seyirle 36,4430’dan kapanırken, bugün bankalararası piyasada 36,4620 seviyelerinde işlem görüyor.
Analistler, bugün yurt içinde veri gündeminin sakin olacağını belirtirken, yurt dışında Almanya’daki GfK tüketici güven endeksi ve ABD’de yeni konut satışları gibi veriler dikkatle izlenecek. Teknik açıdan BIST 100 endeksinde 9.400 ve 9.300 puanın destek, 9.600 ve 9.700 seviyelerinin ise direnç konumunda olduğu ifade ediliyor.
Küresel ticaretin geleceği, Trump’ın politikaları ve küresel ekonomik gelişmelerle şekillenirken, yatırımcıların kararlarını temkinli bir şekilde alması gerektiği vurgulanıyor.