Bir şehir düşünün; her yer yıkık, elektrik yok, su yok, iletişim yok ve enkaz altında “beni duyan yok mu” çığlıkları şehri inletiyordu. O zamanlar ben olanlardan bihaber 2 yaşlarında bir çocuktum. Neyden mi bahsediyorum? 17 Ağustos 1999 günü saatler 03.02’yi gösterince Marmara’yı felakete dönüştüren o depremden...

Öyle bir felaketti ki, şehir bomboş kalmış, aylarca hatta yıllarca enkaza dönüşen şehir toparlanmaya çalışılmıştı… Üzerinden 25 yıl geçti ama o acı, felaketin ilk dakikaları hala akıllardan çıkmıyor ve çıkamaz da…

25 yıl geçmiş ve biz hala aynı yerdeyiz. Nerede miyiz? Kentsel dönüşüm yapılsın, deprem olacak tedbir alalım. Bas bas bağırıyor bilim insanları… Olası bir depremde 99 ve öncesinden kalmış 10.000 hasarlı bina dönüşümü bekliyor.

Ne mi yapıldı? Küçük dönüşümlerden başka hiçbir şey. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Yapılan tek şey var o da yatay mimari. Sakarya, bu işi başardı ama yetmez. Bu şehir enkazının arasında yeniden deprem dirençli bir şehir kurabilirdik. Peki biz ne yaptık? Öyle seçimden seçime yapacağız/başaracağız diyerek geçiştirdik.

Her belediye başkan adayı gittiği yerde “Sakarya’yı depreme hazırlayacağız, dönüşümü başaracağız” gibi süslü cümleleriyle seçimi geçiştirdi. Sonuç, yine ama yine aynı yerdeyiz, henüz...

Neden hep söylemde kalıyoruz. Neden, bir türlü eyleme geçemiyoruz. Yoksa biz, bu işi yapmak istemiyor muyuz? İstemiyorsak neden vatandaşa söz veriyoruz Gibi sorular, bir türlü aklımdan çıkmıyor.

Bu soruların yanıtını Alemdar verebilir ya da söylemi eyleme dökebilir umudu var içimde, harcanan bunca zamanın ardından…

Zira Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar da “kentsel dönüşüm” konusunda ısrarlı ve bu ısrarını her platformda dile getiriyor. Hatta öyle ki, bir programda deprem ile ilgili şu kelimeleri hiç aklımdan çıkmıyor Yusuf Başkanın; “Kimsenin ahını almak istemiyoruz.”

Birkaç gün boyunca şehirde Alemdar’ın bu konuşması sık sık gündeme geldi. Alemdar, bilim insanlarının “deprem için neyi bekliyoruz”, “zamanımız kalmadı”, “acilen dönüşüm/güçlendirme yapılmalı”, “dirençli şehirler kurulmalı” sözlerine kulak vermiş ki sık sık Ankara’da “dönüşüm” için ziyaretler yapıyor.

Son bir ay içerisinde birkaç kez Ankara’da önemli temaslar yapan Alemdar’ın bu görüşmeleri basından gizli gerçekleşti. Basın da kaynaklarından öğrendiği kadarıyla bir şeyler yazıp çizdi. Alemdar’ın “dönüşüm” ısrarını geçtiğimiz gün partisinin il kongresinde yaptığı o açıklamalarla kafamda netleştirdim. Ne demişti Alemdar, “Şehrimizde dönüşüme başladık. İnşallah yılbaşından sonra Adapazarı Tığcılar Mahallesi’nden başlatıyoruz, daha sonra da Uzunçarşı’da devam edeceğiz.”

Bir Sakaryalı olarak, Alemdar’ın deprem konusundaki hassasiyetini önemsiyorum. Ancak, hassasiyeti bir kenara bırakıp kolları sıvamak lazım. Sonucu ne olursa olsun. Elbet bir gün o deprem olacak. O gün yıkık bir şehrin içinde ah almak mı ister insan yoksa dua mı? Bu da yerel yöneticilerin tercihi. Peki, Alemdar dönüşümü başaracak mı? Bunu da zaman gösterecek…