“Uykunuzu bir dinlenme kıldık.” Nebe, 9
Uyku insanlar ve diğer canlılar için paha biçilmez bir nimettir. Uykusuzluk ve uykuyu yönetememe önemli bir hastalıktır. Bu sebeple uyku hastalıkları konusu tıbbi bir meseledir. Zira kişinin uyku hastalığı belli bir seviyeye yükseldiğinde o kişinin malulen emekli olma hakkı dahi vardır. Tedavi edilmesi gereken bir husustur.
Modern dünya ışığı ve yaşamayı çok sevdiğinden dolayı uykuyu sevmemektedir. Hatta besi ve yumurta tavuklarını dahi uyutmadan verim alma derdindedirler. İnsan ne kadar uykusuz kalırsa parasını ve zamanını o kadar çok tüketir. Bu sebeple insanın uyuyanı pek sevilmez. Uykusuzluğun ise getirdiği zararlar dini ve dünyevi olmak üzere bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Kur’anı Kerimde başta ashab-ı kehfin uykusundan itibaren bir çok örnekle uyku ve dereceleri anlatılmaktadır. Uyku ve ilah ilişkisi ise daha çarpıcı olarak öğretilmektedir. “Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur.” 2/255. “Onu ne uyku basar ne uyur” cümlesi, hay ve kayyûm sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlamaktadır. Uyku basan veya fiilen uyuyan birinin gözetim, yönetim, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ’nın kayyûmluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyûm sıfatı bunu ifade ettiğine göre O’nu ne uyku basar ne de uyur.
“Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu bir dinlenme, gündüzü de yeniden hayata uyanıp çalışmak üzere yeryüzünde dağılma vakti kılan O’dur.” (Furkan, 47) İnsanın uyuması kınanacak ve ayıplanacak bir husus değildir. İbadetler içinde uykunun en önemli meselesi sabah namazına uyanma meselesidir. Ayrıca Ramazan ayında sahura kalkma da uykuyla alakalıdır. Namazlar içinde şahitli namaz ismi verilen yegâne namaz ise sabah namazıdır. Günümüz Müslümanı ise uykuyu yönetememekte ve sabah namazında gafillerden yazılmaktadır. Allah cümlemizi ve uyanamayanları affetsin. Namaz için uyandırma servislerine ihtiyacımız vardır. Cemaatimizin öylesi de var ki saat, telefon vs ayarlamadan kendiliğinden sabah namaz vaktinde uyanmaktadır. Yaka paça uyandırılamayanlarda işin cabasıdır.
İş dünyasında da uyku önemli bir değerdir. Eğitim ve öğretim de uykuyla ilgilidir. Futbolcuların kamp dönemlerinde uyku düzenleri teknik direktörler tarafından takip edilir, keyfiliğe asla yer yoktur. Başarı düzenli uykudan geçmektedir. Birçok trafik ve iş kazasının uykusuzluk sebebiyle olduğunu bilmeyenimiz yoktur.
Eskiler killet/azlık kelimesini uyku, söz ve taam için kullanırlardı. Bu uyumamak değil, uykuyu yetecek derece de temin edebilmeyi işarettir. Tasavvufi hayat seher vaktini diri tutmak için erken/zamanında uyumayı ilke edinmiştir. Mevlana: “Bu seher vakti esen rüzgâr Hakk âşıklarının gönüllerindeki sırlara âşinâdır. Bu uğurlu zamanda sen de uyuma. Bu zaman yalvarma, yakarma zamanıdır, uyuma zamanı değildir. İki cihan halkına, ilâhi bir lûtuf olarak ezelden ebede kadar kapanmayan dilek kapısı seher vaktinde açıktır. Fırsatı kaçırma sakın uyuma!”
Günahlarımızdan biri de uykuya dairdir. Uyumamız gereken zamanda uyuyamayan ve uyanmamız gereken anda uyanmayan hallerimizden dolayı Allah’ım bizi uyandır ve affet.
Uykuyu yönetemeyen dünyayı yönetemez.