Eser, flaman kültüründe ve gemiciler arasında dilden dile dünyaya yayılarak bir efsaneye dönüşe ve birçok edebiyat türüne, sanat eserine, halk türkülerine, şarkılara, seremonilere konu olan aynı adlı efsaneden ismini alıyor.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) başrejisörü Caner Akın ve orkestra şefi İbrahim Yazıcı, esere dair AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Akın, Wagner'in eserlerinden biri olan Uçan Hollandalı'ya İstanbul seyircisinin önem verdiğini belirterek, "Rahmetli sopranomuz Zehra Yıldız zamanında İstanbul Operası'nda yapıldığında bu prodüksiyon, inanılmaz bir sükse yapmıştı. Kendisi bu sayede yurt dışında ismini çok fazla duyurdu. Biz de ne mutlu ki yaklaşık 30 yıl sonra bu eseri, İstanbul seyircisine ilk kez orijinal diliyle yeni bir modern prodüksiyonla sunma imkanı yakaladık. O yüzden bu eser çok ayrı bir yerde." dedi.
Wagner'in müziği tamamen efekt olarak kullandığına işaret eden Akın, "Wagner'in bir operasını seyredenler eser başladığı anda direkt atmosfere giriyor. Çünkü öyle büyük bir besteciydi ki, orkestradaki her türlü sazı, her türlü enstrümanı sadece ve en öncelikli olarak efekt yapmak üzerine bestelerini gerçekleştirdi. Opera dünyasında ve tarihinde kendi kurguladığı konular, librettolarını yazdığı eserler kendisini çok ayrı bir yerde tutuyor." değerlendirmesini yaptı.
Bizim tahminimizin çok ötesinde dünya çapında bir prodüksiyon ortaya çıktı
Akın, Wagner'in "gesamtkunstwerk (bütünlüklü sanat eseri)" kavramını çok iyi algılamak, özümsemek gerektiğine dikkati çekerek, "Biz bu anlamda çok mutluyuz. Çünkü İstanbul seyircimiz, bu bağlamda o kadar dolu, o kadar donanımlılar ki onlara yaptığımız müziği, sahne eserini her türlü üst düzey bir noktada sunmak için gayret gösteriyoruz." diye konuştu.
Uzun yıllar sonra tekrar sahnelenin eserin, orijinal dilinde ilk kez izleyiciyle buluştuğunu aktaran Akın, şunları kaydetti:
"Sahne üzerinde 100 küsur kişi var. Bu eserin şu anda temsilinin gerçekleşmesi için totalde 354 kişi emek veriyor. Bir de bunun hazırlık süreci var. Yani solistler ve koro yaklaşık ocak ayından beri müzikal provalarını yapıyorlardı. Nisan ayında da sahne provalarına başladılar. Normal bir eser için çok fazla vakit ama Wagner'in müziği ve dramaturjisi o kadar derinlemesine ki, bunu en iyi şekilde sunabilmek için çok ince bir çalışma gerekiyor. Rejisör arayışımız oldu. Almanya'da beraber çalıştığım rejisör Sebastian Welker'i çağırdık. Çünkü Sebastian'ın babası Almanya'nın en ünlü ve en büyük Wagner şarkıcılarından bir tanesiydi. Bu dünyanın içine doğduğu için, bu eseri en iyi onun sahneleyebileceğini düşündük. Bizim tahminimizin çok ötesinde dünya çapında bir prodüksiyon ortaya çıktı. Yurt dışında da haberleri yapılıyor. Ülkemize sadece bu eseri görmek için geliyorlar."
Temsil günleri bile prova yapıyoruz
Orkestra şefi İbrahim Yazıcı ise Kuzey Avrupa destanı olan eserin Richard Wagner'in orta dönem eserlerinden olduğunu, Beethoven'dan çok izler taşıdığını, herkesin ölümsüzlüğün peşinde koşarken Uçan Hollandalı'nın ölebilmenin peşinde koştuğunu söyledi.
Yazıcı, esere hazırlanmanın çok kolay olmadığının altını çizerek, şu bilgileri verdi:
"Biz daha ziyade İtalyan repertuvarı üzerine çalışan bir operayız. Çünkü İtalyanca, Türkçeye vokal açıdan daha yakın. Bizim seslerimiz de açıkçası Akdeniz sesi olduğu için renkli ve biraz daha kırılgan sesler. Wagner için biraz daha güçlü kuvvetli sesler lazım. Bir defa onun için doğru bir ekiple çalışmak lazım. Allah'tan söyleyebilecek solistlerimiz vardı. Ben şef olarak önce piyanistlerimizle eseri biraz çalıştım. Daha sonra onlar solistleri hazırlıyorlar. Koro şefimiz koroyu hazırladı. Ben orkestrayı hazırladım. Açıkçası bunu kısa bir zamanda yaptık. Temsil günleri bile temsile çıkmadan önce hala içimizde, aklımızda kalan riskli yerler varsa sahnede provasını yapıyoruz."
Operanın fabrika gibi çalıştığına dikkati çeken Yazıcı, "Aşağıda atölyelerimizde dekorlar, kostümler yapılıyor. Arkası inanılmaz bir teknik donanıma sahip. Sizin sahnede gördüğünüz kişiler kadar arkada çalışan belki daha da fazla kişi vardır. Ancak o şekilde eser ortaya çıkıyor. Zaten orkestrayı göremiyorsunuz, çukurdayız. Biz bile kendi sahnede olduğumuz eserlere misafirlerimizi getirmek için bilet almak istediğimizde gerçekten yok maalesef diyorlar. Eğer iyi bir şey yaptıysanız dönüşleri olumlu oluyor. Çok iyi bir şey değilse onu anlıyor izleyici. O yüzden biz de elimizden gelenin en iyisini onlara sunmaya çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
"Uçan Hollandalı" hakkında
Dünyada ilk kez 1843 tarihinde Dresden'deki Königliches Hoftheater'da sahnelenen "Uçan Hollandalı", dünya dışı, doğaüstü bir varlık olan Hollandalı'nın sadık bir kadının aşkı aracılığıyla kefaret aradığı, akıl dışı bir yolculuk anlatılıyor.
Denizlerin ruhu sayılan bir denizci ile gemisinin hikayesini konu alan operada, İDOB Orkestrasını İbrahim Yazıcı yönetirken, dekor tasarımına Efter Tunç, kostüm tasarımına Serdar Başbuğ, ışık tasarımına Yakup Çartık, koreografisine ise Emre Karaca imza attı. Eserde koroyu da Volkan Akkoç yönetiyor.
Temsillerde "Der Hollander" rolünde Alper Göçeri ve Murat Güney, "Senta" rolünde Perihan N.Artan ve Evren Ekşi, "Daland" rolünde Umut Tarık Akça ve Göktuğ Alpaşar, "Erik" rolünde Efe Kışlalı ve Hüseyin Likos, "Mary" rolünde Aylin Ateş ve Deniz Likos, "Der Steuermann" rolünde Berk Dalkılıç ve Yoel Keşap sahne alıyor.
Eser, 17 Ekim ve 2-6 Kasım'da AKM Türk Telekom Opera Sahnesi'nde sahnelenecek.