Türkiye Yeşil Fonu: Yeşil Dönüşüm ve İklim Değişikliği ile Mücadele İçin Bir Adım

Küresel İklim Değişikliği ve Türkiye'nin Rolü

2000'li yılların başından itibaren, küresel ısınma ve iklim değişikliği, dünya genelinde ciddi endişelere neden olan ve pek çok ülkenin gündemini etkileyen bir konu haline geldi. 1992 yılında imzaya açılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS), bu alandaki ilk uluslararası anlaşma olarak önem kazandı. Sözleşme, ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma hedeflerini belirlemelerini ve bu hedeflere ulaşmak için çaba göstermelerini öngörüyordu. Ancak, bu hedeflere ulaşmak için finansal destek ve teknoloji transferi gibi konularda uluslararası işbirliği ve dayanışma gerekmekteydi.

İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Türkiye'nin Katılımı

Türkiye, 1992 yılında imzalanan İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne taraf oldu. Ancak, bu süreçte "gelişmiş ülke" ve "gelişmekte olan ülke" sınıflandırmaları ve finansal destek konularında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle çeşitli çekinceler ortaya çıktı. 2001 yılında, Türkiye EK-2 listesinden çıkarılarak "özel şartları bulunan" bir ülke olarak kabul edildi ve 2004 yılında İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne, 2009 yılında ise Kyoto Protokolü'ne taraf oldu. Türkiye, 2021 yılında da Paris İklim Anlaşması'nı imzalayarak iklim değişikliğiyle mücadeleye olan bağlılığını sürdürdü.

Yeşil Dönüşüm ve Türkiye Yeşil Fonu

Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında önemli adımlar atmaya devam ediyor. Bu bağlamda, Türkiye Yeşil Fonu'nun kurulması planlanıyor. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası tarafından idare edilecek olan bu fon, finansal destek mekanizması olarak işlev görecek. Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatına tabi bir girişim sermayesi yatırım fonu olması hedeflenen Türkiye Yeşil Fonu, yeşil dönüşüm sürecini hızlandırmayı amaçlıyor.

Türkiye Yeşil Fonu'nun Sağlayacağı Kazanımlar

Türkiye Yeşil Fonu'nun kurulması, Türkiye'nin yeşil dönüşüm sürecini destekleyerek ekonomik büyümeyi sürdürmesine katkı sağlayacak. Fonun enerji ve imalat sektörlerinde faaliyet gösteren işletmelere öncelik vermesi, bu sektörlerdeki sera gazı emisyonlarının azaltılmasına odaklanmayı amaçlıyor. Bu da Türkiye'nin 2050 Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşabilmesi için önemli bir adım olarak öne çıkıyor.

Yeşil dönüşüm aynı zamanda Türkiye'nin ticaret ilişkileri açısından da kritik bir rol oynuyor. Türkiye'nin AB ile olan Gümrük Birliği anlaşması göz önüne alındığında, Türkiye Yeşil Fonu'nun AB'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi düzenlemelere uyum sağlaması ve bu süreçte Türkiye'yi avantajlı konumda tutabilmesi önem arz ediyor.

Türkiye'nin yeşil dönüşüm sürecindeki başarıları, sadece iklim değişikliğiyle mücadelede değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma ve ticaret ilişkileri açısından da önemli bir rol oynayacaktır. Türkiye Yeşil Fonu, bu hedeflere ulaşmada önemli bir araç olarak Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda sürdürülebilir bir gelecek inşa etmesine katkı sağlayacaktır.

Editör: Haber Merkezi