Yıllardır müze olarak kullanılırken, 2010 yılında T.C Hükümetinin izni ile her yıl 15 Ağustos günü Sümela’da ayin düzenlenmekte, ayini Papaz Bartholomeos yönetmek-

tedir.

Durup dururken bu ayin işi nereden çıktı? Hangi dahili ve harici güçlerin isteği idi? Neden böyle bir talep geldi ve neden bu talebe boyun eğildi?

Sümela çevresinde, bulunduğu il ve komşu illerde bile tek bir inananı olmadığı halde, neden ta uzaklardan özel olarak buraya gelinir ve ayin yapılır?

Rakımı binin üstünde, tamamen dağlık ve ormanlık bir alanda bulunan ve bir kaya yamacında yer alan bir manastır da ayin neden önemsenir?

Neden Fener papazı her yıl aksatmadan İstanbul’dan 1000 km’nin üstünde bir mesafeyi katederek Sümela’ya gelir ve ayin yapar?

İstanbul’da kilise varken, Fener kilisesinde istedikleri ayini yaptıkları halde, neden Sümela?

Üstelik Tırabzon’da 18. Yüzyılda yapılmış kilise varken (Santa Maria kilisesi,1869-1874 yılları arasında Sultan Abdülmecid tarafından Tırabzon'a gelen turistler için inşa ettirilmiştir), neden bu kilise değil de Sümela?

Neden Santa Maria papazı değil de, Fener papazı bu ayini yapar?

Bu sorulara cevap aranırken, ayinin doğru niyetlere bina edilmediği, bu kararın fevkalade yanlış ve tehlikeli bir adım olduğu ortaya çıkacaktır.

Açıkça görülüyor ve biliniyor ki, maksat ayin ihtiyacı değildir.

Burada ayinin birileri tarafından önemsenmesi, 4000 yıllık bir ilin tarihinde, sadece 250 sene civarında var olan birtakım fosil medeniyetlere birilerinin mirasçı kılınması, sahiplik ve tapu rüyasına bir adım, birilerine aidiyet sağlama, egemenliğin cüzi de olsa şirke bulaştırılmasıdır.

Birtakım art niyetli ve tek dişi kalmış canavar yabancı unsurlara imkan tanıma,

kem gözlere ve odaklara umut verme, kapı aralamadır.

Papaz Bartholomeos ise, Lozan Antlaşması ile T.C. vatandaşı, Fener kilisesinin papazı ve Fatih Kaymakamlığına bağlı olmaktan öte hiçbir fonksiyonu yoktur ve olamaz.

Bu karanlık niyetli ayin işi tez elden iptal edilmeli, Sümela T. C’nin bir müzesi olarak kullanılmaya devam edilmeli, yetkililer bu yanlış adımdan vazgeçmeli, başta bölge halkı olmak üzere, tüm milletimiz hukuki tepkisini koymalıdır.

AKDAMAR KİLİSESİ İÇİN DE DURUM AYNIDIR.

Van gölü içinde yer alan AKDAMAR adasında bulunan Akdamar kilisesi için de durum farklı değildir.

Emenilerin burada Müslüman ahaliye yaptıkları TECAVÜZ, ZULÜM ve SOYKIRIM herkesçe bilinmektedir.

2005-2007 Yıllarında bu kiliseye 1.5 milyon dolar harcayıp, 2010 yılında Ermeni ayinine açılması, tıpkı Sümela gibi yanlış bir adımdır ve gelecekte yanlış sonuçlar doğuracaktır.

AKDAMAR olsa olsa, bir ERMENİ MEZALİM MÜZESİ olmalıdır..

Daha fazla vakit kaybetmeden bu yanlıştan da vazgeçilmeli, Akdamar kilisesi Ermeni mezalim müzesine dönüştürülmelidir.

Bu yanlıştan vazgeçilmesi için de başta bölge halkı olmak üzere, 85 milyon duyarlı olmalı, yetkilileri uyarmalı, hukuk içinde kalarak ısrarlı talep ve tepkisini sürdürmelidir.

Balkanlarda birçok camimizin ne halde olduğu, bir kısmının diskotek olarak kullanıldığı ya da yıkılmaya terk edildiği,

Ayrıca İspanya’da ENDÜLÜS GIRNATA CAMİSİNİN ne halde olduğu bilinmeli ve unutulmamalıdır.

DAYANIŞM OYUNLARI İSLAMİ Mİ?

Mevlana diyarı, kadim Selçuklu ve Osmanlı şehrimiz Konya’da bir organizasyon gerçekleştiriliyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı’na(İİT) üye halkı Müslüman ülkelerin katıldığı, birtakım sıportif oyunların sergilendiği bir uluslararası etkinlik.

Buraya kadar bir sorun görülmüyor.

Sorun; bu etkinliğe “İSLAMİ DAYANIŞMA OYUNLARI” adı verilmesi.

Bir kere İİT, fiiliyatta var olmayan, sembolik ve yine küresel emperyalizmin gözetiminde bir oluşum. Bu tespiti öncelikle yapmalıyız.

İkinci olarak, ortada gerçek bir dayanışma var mı?

Buna da peşine hayır demek abartılı olmaz!

Eğer aramızda gerçek bir dayanışma olsaydı, Ziyonist cani İzrail ile normalleşilmez, Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın işgaline izin verilmez, 70 yıldır işgal ve katliamlarına mani olunurdu.

Ziyonist şakilerin ikide bir GAZZE’YE BOMBA YAĞDIRIP, KEDİNİN FARE İLE OYNAMASI GİBİ, Filistin halkı ile oynamasına izin verilmez idi.

Ha keza bu dayanışma var ise, D. Türkistan, Çin mezalimine, Çeçenistan Rus, Arakanlı Müslümanlar Myanmar zulmüne maruz bırakılmaz, , Irak işgal edilmez, Suriye, Libya ve Yemen kan gölüne çevrilmezdi.

Daha birkaç önce Gazze’ye bomba yağarken, biz dayanışmayı oyuna çevirmezdik. Dayanışma yapılacaksa Kudüs, Gazze, Filistin, D. Türkistan orada. BOP ile yerle yeksan edilmiş bölgemiz orada dayanışmayı beklemektedir.

Gelelim esas konumuza!

İslam’a uygun olmayan bir etkinliğe, içinde İslam’a aykırı görseller taşıyan bir faaliyete, nasıl olurda “İSLAMİ DAYANIŞMA OYUNLARI” denir?

Bu Şevki Yılmaz hocamızın konu ile ilgili yazdığı bir makalede sorduğu; “İslami” Dayanışma Oyunları kimin oyunu?” ve “İzzet mi? Zillet mi?” sorusunu akla getirmektedir.

Bu etkinlik, “Ilımlı İslam” dedikleri Amerikan pırojesi mi?

Müslümanları küresel sisteme entegrasyon mu?

Hiç kimse İslam’ın temel pırensiplerine değiştiremez, değiştirmeyi bile teklif edemez! İslami olmayan hiçbir şeye de “İSLAMİ” diyemez!