İNŞAAT YAPARKEN ÇEVREYİ KİRLETME

Adam inşaat yapacak ya da eski evini yıkacak. Aman Allah’ım!….. Orayı Hiroşima’ya çeviriyor. Enkaz atıkları, toz, toprak, beton ve tahta parçalarını  yola, çevreye saçılmış halde bırakıp gidiyor. Birkaç dakika da süpürüp temiz bırakmak yerine,  viraneye çevirip akşam evine gidebiliyor, rahat uyuyabiliyor, hiç utanmıyor, bunda bir beis görmüyor.

Tabi ki, şehir yönetimi de bir şey demeyince, hesap sormayınca, her inşaat bitene kadar, aylarca orası kirli kalıyor. Oysa, her gün akşam giderken çevreyi süpürüp, tertemiz bırakması lazım. Yetmez, estetik bir şekilde çevirmesi ve çevirmenin çevresinde en ufak bir kirlilik bırakmaması lazım. Ama maalesef uygulamada böyle değil.

SAKARYA KENT MEYDANI HARABE

Şehrin tam göbeğinde ve en pırestij alanı. Ama, patates tarlasına, yamalı bohçaya dönmüş. Bir gün dahi bekletmeden ele almamız, yapmamız gereken bir yer olarak senelerdir duruyor. Hele güney tarafındaki üstü kapalı kısmı, güvercin  tuvaletine dönmüş. Pislikten basacak yer yok, kokudan geçilmiyor. Şehrin yüz karası bir yer olmuş. Herhangi bir tadilata, pıroje değişikliğine gerek olmadan, dünyada meydanlar nasılsa, burası da öyle yapılmalı, sadece zemini yenilenmeli ve meydana uygun bir malzeme ile kaplanmalıdır. Mevcut kaplaması yanlış yapılmış. Bir meydan kaplaması değil. Daha tabii, meydana, açık alana uygun ve daha dayanıklı bir malzeme ile kaplanmalı, atıl olan güney kapalı alana da bir çözüm bulunmalı, pislikten ve kuytuluktan kurtarılmalıdır. Hiç şüphesiz ismi de, ya eski ismi ile kalmalı, ya da, ille de değişecekse  “MİLLİ İRADE MEYDANI” olmalıdır. Bize ait olmayan, Yonan menşeli, “dimoskrates-dimoskratia” dan kurtarılmalıdır.

ŞEMSİYELİ BAHÇE WC’Sİ

Önemli bir ihtiyaç idi. Kapatılması doğru olmadı. Açılmalı ve korunamıyorsa, ucuz ama  paralı olmalı, bir işletmeci nezaretine verilmelidir.  50 Kuruş olabilir. Hem vatandaşın işi görülür, hem temiz tutulur, hem de, az da olsa istihdam ile  bir gelir getirir. Kapatmak çare değil.

ORHANGAZİ CAMİİ WC’Sİ

Yanılmıyorsam akşam 21’de kapatılıyor.  En az 24’e kadar insan yoğunluğu olan bir yerde, yanlış, çok yanlış bir uygulama. En az 24’e kadar açık olmalı. Hatta burası da, ücretsiz olmak yerine, ucuz bir fiyata paralı olmalı, belediyeye yük olmaktan kurtarılmalı, hem de erken kapatılması önlenmelidir. Çok işlek bir yer olduğu için, ucuz bir fiyat ile  hem işletmeciye hem de belediyeye para kazandırabilecek bir yer konumundadır.

ÇEKİRDEK KABUĞU BELASI!

Yolumun üzerinde olduğu için, her gün Kentpark’tan geçer, çekirdek belasına her daim şahit olur, bütün oturma bank ve guruplarının altını çekirdek kabuğu ile kaplı görürüm. Her gurubun yanında çöp kutusu olduğu halde, henüz tanımlanmamış canlı türleri tarafından, kutuya değil, ayak altına atılır kabuklar. Uyarmadan, nasihat etmeden geçemem. Hatta, oturan biri varsa, ayaklarının altındaki çekirdek kabuğu sergisini göstererek; “bunu insanlar yapabilir mi?” diye sorarım. “Hayır, yapmaz” cevabını alınca, “hayvanlar da bunu yapmayacağına, yapmadığına göre, zoolog ve biyologları bu canlı türünü tespite çağırıyorum” der ve ayrılırım. Böyle bir şey olamaz. İnsanımız duyarsız, şehir yönetimi de tedbir almıyor. Eğitim, takip, murakabe ve etkin müeyyide olmalı. Gavur bunu beceriyor da, “Temizlik imandandır” diyen ve inanan Müslümanlar bunu neden başaramaz? Yoksa, buna da mı emperyalist ve ziyonistler ya da AB engel!?

 “TURKİSH AİRLİNES” Mİ, “TÜRK HAVAYOLLARI” MI?

Uzun Çarşı’nın başında bu tabelayı görürsünüz. Sanırsınız ki, Sakarya’da Türkler değil, İngilizler yaşıyor! Bir millet kendi diline bu kadar nasıl yabancılaşır? Yabancı dile aşık, kendi diline kompleksli nasıl olabilir? Devletin bir kurumu böyle yaparsa, sade vatandaş ne yapar? Devlet böyle yaparsa, Çark caddesindeki ya da Bağlar caddesindeki yabancı tabela kirliliğine, Türkçe’nin katline ne diyeceğiz? “TÜRK HAVAYOLLARI” yazsak, altına da daha küçük harflerle İngilizcesini yazsak kötü mü olur? Ya da Sakaryalı vatandaşlarımız Türkçesini anlamaz mı?

Belediye yönetimleri karar almalı ve yabancı dil de tabelaları yasaklamalı, var olanlarında değiştirilmesini sağlamalıdır. Ana levha Türkçe olmalı, altına küçük harflerle yabancı dil de karşılığı ( lazımsa) yazılmalıdır. Her alanda, dil de ve kültür de yozlaşmaya, çürümeye, kokuşmaya son verilmelidir. Yeter artık, işler iyice çığırından çıktı.

İMAM HATİP VE ASKERİ LOJMAN ENKAZ VE AĞAÇLARI

Enkazları bir an önce kaldırılmalı. Şehrin merkezinde çok kötü bir görüntü, savaş geçirmiş, bombalanmış şehir manzarası gibi duruyor. Yeni inşaatın ne zaman başlayacağından çok daha önemli olanı, bu enkaz kirliliğinin ortadan bir an önce kaldırılmasıdır.

Ayrıca, hem İmam Hatip hem de lojmanlar çevresinde yetişmiş çok güzel ağaçlar korunmalı, bakım ve sulanması sağlanmalı, inşaata kurban edilmemelidir. Hususen, İ.Hatip Lisesinin kuzey bahçesindeki ağaçlar ile güneyindeki, Kudüs caddesine paralel çit mazılar mutlaka korunmalı, şimdiden terk edilmişliğin ve susuzluğun etkisiyle kurumaya başladıkları gözlenmelidir. Her iki enkaz içinde ve çevresindeki tüm yetişmiş ağaçların kıymeti bilinmeli, muhafaza edilmelidir.

AYAK ALTINA DÖKÜLEN DUTLAR

Şehrin birçok yerinde dut ağaçları bulunmakta, olgunlaşınca altına dökülmekte, nimet çiğnenmekte, kirlilik ve çirkinlik oluşmaktadır. Ağaçlara zarar vermeden tedbiri vardır ve alınmalıdır. Nimetin ayak altında çiğnenmesi ve oluşan çok kötü kirlilik önlenmelidir.