Adı, Kurtuluş Savaşı ile anılan, doğup büyüdüğü yerden çıkıp geçtiği her ile bereket saçan, zengin içerikli nimetler sunan Sakarya Nehrinin hoyratça kirletilişine daha ne kadar seyirci kalacağız!
Bu konuya dikkat çekilmiş geçen hafta, gazetelerin ön yüzünde çıkan haberlerle…
Getirilen yasaklara aldırmaksızın alabildiğine kirletilen güzelim nehrimizi adım adım ölüme götürürken fabrika atıkları, neden bir türlü caydırıcı bir önleme gidilemez, bunu anlamak ve dahi anlatmak mümkün mü!
Baldan tatlı tirsisi yanında, dillere destan yayın balığı yatağı Sakarya Nehrinde yer yer ve zaman zaman toplu balık ölümlerine rastlanılması, büyük bir insanlık suçu değilse, söyler misiniz nedir!
Yapmayın ağalar, beyler!
Kıymayın bunca balığa ve Mevla’nın insanımıza sunduğu nimetlere…
Balığı, kumu ve etrafına sunduğu can suyu ile Sakarya Nehrini korumak, kollamak ilin başta yetkililerine, sonra nimetlerinden faydalanan insanlara ve dahi bu şehrin halkına düşen devasa bir sorumluluk olduğu kadar, ibadet anlamına gelen önemli bir görev olmalıdır...
Bu dertli nehrin dramına son vermenin zamanı çoktan geldi, yeter ki geçmesin…