İSTANBUL (AA) - Güven Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Prof. Dr. Bülent Cavit Yüksel, kolon-rektum kanserlerinde görülme yaşının düştüğünü belirterek, "Genellikle vakaların yüzde 90'ı 50 yaş üzerinde görülmekle birlikte, son yıllarda 40 yaş altında da sıklığının arttığı bildirilmektedir." ifadelerini kullandı.
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Yüksel, kolonun, bağırsakların karın tarafında kalan kısmı iken, rektumun pelvik kemikleri arasında kalan ve anüse yakın son 15-18 santimetrelik kesimi olduğunu, anatomik olarak aynı yapıda olsa da tedavi yaklaşımlarında belirgin değişikliklerden dolayı ayrı yapılar olarak ele alındığını aktardı.
Hastaların sıklıkla makattan kanama ve buna bağlı gelişen şikayetler ile başvurduklarını anlatan Yüksel, "Dışkılama alışkanlığında değişiklik, ara sıra gelen karın ağrısı ve kramplar diğer bulgular arasında sıralanabilir. Bu kanserlerin yüzde 95'i sporadik dediğimiz yani yaş, diyet ve çevresel risk faktörlerinden kaynaklanmaktadır." açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Yüksel, kolon-rektum kanserlerinde görülme yaşının düştüğüne işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Genellikle vakaların yüzde 90'ı 50 yaş üzerinde görülmekle birlikte, son yıllarda 40 yaş altında da sıklığının arttığı bildirilmektedir. Hareketsiz (sedanter) yaşam önemli bir risk faktörüdür. Sedanter hayat suçlanan unsurlardan biridir. Ailesel veya genetik geçişli olarak tanımlanan yüzde 5'lik grupta ya da inflamatuvar bağırsak hastalığı olan gruplarda kanser görülme durumu normal topluma göre daha erken yaşta ve daha yüksek oranda olmaktadır.
- Kolon-rektum kanserlerinde erken tanı hayat kurtarıyor
Kolon-rektum kanserlerinde erken tanı ve tedavinin önemine dikkati çeken Yüksel, tedavi öncesi, tedavi esnasında ve sonrasında multidisipliner yaklaşımların sağlandığı hizmetlerin, oldukça sistematik ve koordineli bir şekilde yapıldığında başarı odaklı tedaviye ulaşıldığını bildirdi.
Yüksel, doğru tanı ve evrelemenin, tedavinin şekillenmesinde oldukça etkili olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Tedavi, basit bir polipektomi ile kalıcı kolostomiye neden olan abdominoperineal rezeksiyona kadar geniş bir yelpazeye yayılabilmektedir. Seçilmiş erken evre kanserlerde endoskopik yöntemler tedavide kullanılmaktadır. Bu işlemler kolon kanserlerinde gelişmiş kolonoskopi cihazları kullanılarak, Endoskopik Submukozal Diseksiyon (ESD) tekniği ile günübirlik bir işlem şeklinde uygulanmaktadır. Rektum kanserlerinde benzer işlem Transanal Minimal İnvaziv Cerrahi (TAMIS) ile yapılabilmektedir. İşlemler için merkezde gerekli ekipman bulunmalıdır. Ayrıca cerrahi ekibin bu konuda yeterli deneyim ve bilgiye sahip olması gerekir."
Prof. Dr. Bülent Cavit Yüksel, kolon kanserlerinde lokal ileri evre denilen hasta grubunda önceleri açık cerrahi kullanılırken, artık kapalı yöntem olarak da bilinen laparoskopik cerrahi ve güncel tedavi olan robotik cerrahinin uygulandığını anlattı.
Rektum kanserinde en yeni teknik olarak bilinen Transanal Total Mezorektal Eksizyon'un (TaTME), sfinkterleri koruyarak kalıcı kolostomi oranını en aza indiren bir cerrahi yöntemi olduğunu belirten Yüksel, "Halen ABD gibi ülkelerde bile rektum kanserinde kalıcı kolostomi oranı yüzde 25-40 arasında olmaktadır. TaTME'nin avantajları ameliyatın kapalı yöntemle bitirilme oranını yüzde 80'den yüzde 99'a kadar çıkarmaktadır." ifadelerini kullandı.
Yüksel, yöntemin hastaya sağladığı avantajlara ilişkin bilgi vererek, bu teknik ile birçok vakada doğal açıklık kullanılarak yara oluşturmadan ameliyatın bitirilebildiğini kaydetti.