Kocaeli Üniversitesi (KOÜ), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, ticaret ve meslek odalarının katkılarıyla Kocaeli Kongre Merkezi'ndeki panelin "120. Günde Kocaeli'den Depremlere Bakış" isimli ilk oturumu, gazeteci Mehmet Akif Ersoy'un moderatörlüğünde gerçekleştirildi. KOÜ Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fadime Sertçelik, Türkiye'nin Marmara Depremi'nden sonra ilk defa 6 Şubat'taki depremlerde uluslararası yardım talebinde bulunduğunu çünkü depremden etkilenen bölgenin çok büyük olduğunu söyledi. Dünyada 5,5'ten büyük depremlerin olduğu ve nüfusu 1 milyondan fazla olan yerlerin yer aldığı bir harita gösteren Sertçelik, Türkiye'nin hem büyük depremlerin yaşandığı hem de nüfus yoğunluğunun çok olduğu bir ülke olarak görüldüğünü kaydetti. Sertçelik, her bir fayın aynı anda aktif olamayacağını ve aynı büyüklükte deprem üretemeyeceğini dile getirerek, Kuzey Anadolu Fayı ile Doğu Anadolu Fayı'nın birleştiği yerde Erzincan civarında ve Ege'de birkaç bölgede, deprem bölgesine çok yakın olan Akdeniz içinde "Zafer boşluğu" adını verdikleri bölgede depremler beklediklerini anlattı. Şili'de 1960 yılında meydana gelen 9 büyüklüğündeki depremin dünyada en büyük deprem olarak kayıtlara geçtiğine dikkati çekerek, "Türkiye açısından da baktığımızda Erzincan Depremi 1939 yılında Türkiye'deki en büyük deprem olarak kayıtlara girdi. Son 6 Şubat depremleri kayıplar açısından bu depremin de maalesef önüne geçti." diye konuştu. - "İl olarak, ülke olarak her zaman hazırlıklı olmak zorundayız" Fadime Sertçelik, 6 Şubat'taki depremlerin 9 saat arayla yaşandığını belirterek, şöyle devam etti: "Türkiye tarihinde böyle yakın aralıklarla depremler var mı? Aslında son 100 yıldaki depremlere baktığımızda ve 7'nin üzerindeki depremleri kronolojik sıraya dizdiğimizde gördüğümüz şey şu; aslında genel anlamda son 100 yılda 17 deprem yaşamışız. 6-6,5 yılda bir 7'nin üzerinde deprem yaşıyoruz. 1939'dan 1942, 1943, 1944 yıllarında birer yıl arayla biz 7'nin üzerinde deprem yaşamışız ülkemizde. Bölgemize geldiğimizde de yine 1999'da iki tane Kocaeli ve Düzce'yi yaşadık. Evet 9 saat arayla değil ama çok kısa aralıklarla daha toparlanmadan yeni yeni depremleri biz ülkemizde yaşamışız. O nedenle hani bir deprem oldu bir de rehavete kapılmaya vaktimiz yok. Biz il olarak, ülke olarak bunlara her zaman hazırlıklı olmak zorundayız." 6 Şubat'ta Doğu Anadolu'da bir sürü çok büyük deprem üretme potansiyeli olan fayların birkaçının birden 72 saniyede harekete geçtiğini anlatan Sertçelik, "Saat 04.17'de Ölü Deniz Fayı harekete geçti ve ilk kırılma başladı. Sonra bu hareket Doğu Anadolu Fayı'na sıçradı ve hem kuzeye doğru hem de güneye doğru Doğu Anadolu Fayı çalıştı. Bu açıdan değerlendirdiğimizde toplamda 300 kilometreye yakın bir kırılma sadece 72 saniyede meydana geldi. 9 saat sonra Elbistan'da meydana gelen depremle bölge daha fazla hasar aldı." ifadelerini kullandı. Sertçelik, Türkiye'nin tamamında AFAD tarafından işletilen 1145 tane istasyon olduğunu ve bu istasyonlar sayesinde sarsıntı biter bitmez depremle ilgili bilgilerin kendilerine ulaştığını vurguladı. - "Yapıların belirli aralıklarla yetkili kurumlar tarafından kontrol edilmesi gerekiyor" KOÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mücahit Opan ise ülkede 1963 yılından itibaren meydana gelen depremler sonucunda 133 bin 354 can kaybı yaşandığını, 577 bin 399 binada hasar oluştuğunu söyledi. KOÜ olarak rektörlüğün görevlendirmesiyle deprem bölgesinde saha incelemesi yaptıklarını ve rapor oluşturduklarını belirten Opan, raporda konut yapılarını, kırsal yapıları, kamusal yapıları, sanayi yapılarını, tarihi yapıları ve sanat yapılarını ele aldıklarını, öne çıkan ortak kusurlar arasında tasarım kusurları, işçilik ve imalat kusurları, malzeme kusurları ve zemin problemleri olduğunu kaydetti. Bitişik nizam binalarda döşeme seviyelerinin farklı olmasının öne çıkan kusurlardan biri olduğuna dikkati çeken Opan, "Bir bina yaparken yan binaya bakıp aynı döşeme seviyesinde mi acaba binalar, onlara bakmamız gerekiyor. Eğer siz yandaki binayla aynı döşemede yapıyorsanız binalar birbirini olumsuz yönde etkilemiyor ama farklı olarak yapıyorsanız çekiçleme etkisiyle binalar birbirlerini yıkabiliyor. Yani sağlam olmayan bina sağlam binayı da yıkabiliyor. Depremde biz bunları gördük." diye konuştu. Opan, yapıların belirli aralıklarla yetkili kurumlar tarafından rutin kontrollerin yapılması gerektiğini ve taşıyıcı sistemi etkileyecek değişikliklere hiçbir şekilde izin verilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi. - "Türkiye dünyanın en aktif deprem kuşağında" KOÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış da Türkiye'nin dünyanın en aktif deprem kuşağında olduğunu, bundan dolayı depremlerin gelecekte de yaşanmaya devam edeceğini söyledi. Kocaeli depremiyle Kahramanmaraş depremi karşılaştırıldığında açığa çıkan enerjinin Kocaeli depreminin 2 katı büyüklüğünde olduğunu dile getiren Barış, "Yani inanılmaz bir depremdi. Elbistan depremi bunun yanında Van depreminin yaklaşık 2,5 katıydı ki Van depremi 7,2'ydi. Açığa çıkan enerji 4 katı. Yani inanılmaz bir enerji sonucu çok ağır yıkım ve 11 ilde hasar oluştu." dedi. Barış, depreme hazırlıklı olmak için alınması gereken tedbirler ve deprem anında neler yapılması gerektiğini anlattı. Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki de Japonya'nın deprem tecrübesinden bahsederek, ülkenin büyük depremleri nasıl az hasarla atlattığına ilişkin bilgiler verdi ve Türkiye'de yapılan hatalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmacıların katılımcıların sorularını yanıtlamasının ardından panelin ilk oturumu sona erdi. Verilen aranın ardından gerçekleştirilen ikinci oturumda depremin hukuki boyutu ele alındı.