Yine bir Play Off, yine hayallerine veda eden bir Sakaryaspor… Söylenecek o kadar çok şey, anlatacak o kadar çok olay var ki hangi birinden başlayayım bilemedi.
Sakaryasporlu futbolcuların daha otobüse binerken hazır olmadıkları yüzlerinden belliydi. Hele maçın başlamasıyla birlikte bu durum kendini daha da belli etti. İkinci devre başlayana kadar bir tutukluk ve isteksizlik vardı.
İlk yarı boyunca Onur, Sinan ve Barış’tan neredeyse hiçbir faya göremedik. Böyle bir durumda Abdülaziz’in neden oynamadığı akıllara soru işareti olarak geldi.
Acaba Şaban Yıldırım Abdülazizi’i yorulmuş Ankara Demir savunması karşısında sonradan mı kullanmayı istiyordu, yoksa sahaya sürdüğü kanatlar Abdülaziz’den daha mı iyiydi bilmiyorum.
Bunun cevabını verecek tek isim Şaban Yıldırım..
Maç içerisindeki pozisyonlara takılıp duruyoruz hep. Okan pas verseymiş, Onur vurmasaymış, bu şunu yapsaymış..
Artık bunları geçelim.
Her takım bu pozisyonları yaşıyor. Biz sahaya futbol olarak ne verdik? Neden ilk ayrıda o kötü futbolu oynadık? Neden orta sahada olan bir faul pozisyonuna takılıp yediğimiz basit golü bahanelere sığdırdık?
65 gün çalışan takım bu muydu?
Başkan Cumhur Genç’in ben bu çocukların emeğini kimseye yedirmem diye savunduğu emek bu muydu? Sakaryasporlu futbolcular bu oyunu kendine yakıştırdı mı?
Herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesi gerekiyor artık.
Maç sonunda yaşanan olaylara girmek dahi istemiyorum. Sakaryaspor’a yakışmayacak şeyler yaşandı. Sebebi ne olursa olsun Sakaryaspor yöneticileri kendilerini o konuma sokmamalıydı. Haklıyken haksız durumuna düşmemeliydik.
Sonuç olarak çok kötü bir futbolla ve kötü bir skorla 3’ncü yıl üst üste Play Off hüsranı yaşadık. Yine 1’nci lig hayallerimizi başka baharlara bıraktık.
Anlaşılan o ki biz bu kafayla daha çok Play Off’lardan eli boş döneriz.