Bir proje dahilinde şehrin 1940-50’li yıllarda fotoğraflanmış, şehrin hikayesinde iz bırakmış eski binalarının günümüz fotoğraflarını çekiyoruz. Amaç yaşadığımız şehrin sosyo-ekonomik-kültürel açıdan nereden nereye geldiğini görmek.
Fotoğrafları çekerken her açıdan talihsiz bir şehirde yaşadığımız ayan beyan ortada. Fay hattı üzerindeki bu şehir bir kere, her 20-30 yılda bir yeniden inşa ediyor. Her yenilenişte, dönüşümünde kimliğini parça parça kaybediyor. İkincisi bu şehir kimliğine/hafızasına sahip çıkacak kültürel mimari projeleri olan belediyeciliğe hiçbir zaman sahip olamadık. Kimliksiz bir şehirde bugün turistik turizm otobüsüyle belediyenin yapmış olduğu, içinde tarihi barındırmayan sosyal alanlar geziliyor. Çünkü kimliğini koruyamadığınız şehrin neyini anlatacak ya da göstereceksiniz?
SABİHA HANIM İLKOKULU
Sabiha Hanım ilkokulunun fotoğrafı arkadaşımda, o çekecek. Birlikte çekim yaparken, eskiden okulun girişinde bulunan simgesel Atatürk rölyefinin günümüzde kimsenin görmediği bir yerde kendi başına kalmış olduğunu görüyorum. Okulun önünden geçerken gördüğümüz, hatıra fotoğraflarının çekildiği, Kent Yıllığına girmiş rölyef bugün kaderine terk edilmiş, görevsiz.
Günümüzde okul binalarının bahçeleri; yaşanan yozluklar, ahlaksızlıklardan çocuklarımızı korumak için yüksek ve örtülmüş perdeler ile çevrelenmiş olduğundan okulların da kimlikleri örtülü. Yol tarif ederken Sabiha Hanım İlkokulunun önünden diye tarif edecek olsanız o okul nerede diye bir soru ile karşılaşırsınız doğal olarak. Çünkü okula dair hiçbir gösterge yok etrafında.
Şehrin hikayesinde yer alan bu okul; Atatürk rölyefinin restorasyonu yapılarak Sabiha Hanım İlkokulu tabelası ve çevre düzenlemesi ile görünür bir hale gelmelidir.
ALİ KUZU CAMİİ ÇEŞMESİ
Ali Kuzu Camii Yahyalar mahallesinde. Caminin hemen yanındaki çeşme şehir hafızasına girmiş. Çeşmeyi fotoğraflayacağız. Etrafı çerçöp pislik içinde. Fotoğraf için çevre temizliği yaparken caminin imamı yanımıza geliyor. Bir gelişme var diye seviniyor. Belediyeden çeşme restorasyonu için gelmişler başlanmış bitmemiş. Sakarya Üniversitesinden Mehmet Özdemir (kendisi hakkında fazla bilgi edinemedik) çeşmenin üzerindeki kitabenin Osmanlı Türkçesi çevirisini yapmış kendisine yollamış.
Şehir hafızasında yer alan 112 yıllık çeşme üzerinde bilgi var ama nedense ilgi, icraat yok o da görevsiz beklemede!
Kitabede şöyle yazıyor: “ Hamd-i vafir ab-ı kevser menzilinde rahmeti
Çok şükür olsun Hüda’ya verdi bize devleti
Sahib-i hayra Fatiha ihsan eden bulsun cenneti. 327/1911
(Kevser suyunun yolunda rahmetine çok Hamd olsun
Hüda’ya çok şükürler olsun bize mutluluğu verdi
Hayratın sahibine Fatiha bağışlayan Cenneti bulsun.)