Göz çevresi vücudumuzun estetik açıdan en önemli bölgelerinden biri… Bu bölgenin, parlak ve canlı görünmesi kişiye sağlıklı ve genç bir görünüm kazandırdığı gibi bireyin psikolojisini de olumlu etkiliyor. Ancak pek çok kişinin mücadele ettiği göz torbaları, göz altı morluğu ve koyu halkalar bu görüntüye engel oluyor.
Göz altı torbalarının çoğu zaman tıbben bir zararı bulunmuyor. Ancak uzmanlar, birçok kişinin göz altı torbaları ve göz etrafındaki mor halkalardan rahatsız olduğunu, bu durumun yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini ifade ediyor.
ORTAYA ÇIKAN BU SORUNLARIN TEK NEDENİ UYKUSUZLUK DEĞİL
Dermatolog Dr. Cristina Psomadakis, Daily Mail’e yaptığı açıklamada, “Göz torbalarından ya da morluklardan bahsedildiğinde akla hemen uykusuzluk gelebilir. Uykusuzluk, göz altı torbalarının belirgin görünmesine neden olabilir ama bu durum herkes için geçerli değildir. Damar sistemi, lenfatikler, derinin kalitesi, yaşı ve pigmentasyonunu mutlaka ciddiye almak gerekir” ifadelerini kullandı.
Oküloplastik Cerrahi Uzmanı Dr. Sabrina Shah-Desai ise “Koyu halkalar özellikle Avrupa, Orta Doğu, Uzak Doğu ve Hint kökenli insanlarda daha çok ortaya çıkıyor” dedi.
TÜRKİYE’DE DE ÇOK FAZLA GÖRÜLÜYOR
Peki ülkemizde göz torbaları, göz altı morluğu ve koyu halkaların görülme sıklığı nedir?
‘ESMER TENLİ KİŞİLERDE ÇOCUKLUK YAŞLARINDAN İTİBAREN GÖRÜLÜYOR’
Dr. Yasemin Balsever Kural ise “Göz çevresindeki koyu halkalarla torbalanmaları ayrı düşünmek daha uygun olur” dedi ve ekledi:
“Halka şeklinde koyu renk değişiklikleri esmer tenli kişilerde pigment daha yoğun olduğu ve genetik yapısal yatkınlık söz konusu olduğu için çocukluk yaşlarından itibaren daha sık görülebilir. Bu nedenle genel bir gözlem olarak, genetik yatkınlık varsa ve esmer ten söz konusuysa daha sık karşımıza çıkıyor diyebilirim.”
Göz çevresinde destek yağ dokusu azalmasının da renk koyulaşmasına neden olduğunun altını çizen Dr. Kural, “Hacim azalması olursa oluk şeklinde çökük görünüme yol açar. Bu durum yaşlanma ile birlikte artar. Kolajen lifler de azaldığı için kırışıklar, deri katlantısı, sarkma ve torbalanma daha çok görülür. Tiroit, kalp, böbrek hastalığı, kansızlık, yaşam alışkanlıkları, çevresel etkenler, bazı ilaçlar bu görünümü belirginleştirebilir” ifadelerini kullandı.
EKRAN MARUZİYETİ İLE SİGARA VE ALKOL KULLANIMI ÇOK ETKİLİ
Güneş ışınları, akıllı telefon ve bilgisayar ekranlarının bu sorunun oluşmasındaki payı nedir?
“Ekran maruziyeti damar dolaşımını etkilediği için belirgin olarak renk koyuluğunu artırabilir” diyen Dr. Yasemin Balsever Kural, “Yoğun sigara ve alkol tüketimi de artırabilir. Ayrıca güneş de deride pigmentasyonu artırarak lekelenmelere yol açar" dedi.
BESLENME ŞEKLİ BU KONUDA NE KADAR ÖNEMLİ?
Dr. Didem Kazan, “Lekeye bağlı göz çevresi koyuluğu olan hastalar için antiinflamatuar özellikte Akdeniz tipi beslenmeyi önerebilirim. Ciltte sarkma, cilt kalınlığında azalmaya bağlı koyu renk oluşumu olan hastalarda ise proteinden zengin beslenme önerisi uygun olabilir” dedi.
Dr. Kazan, “Ancak bu beslenme önerileri sadece öneri düzeyinde. Bilimsel olarak kanıta dayalı herhangi bir çalışma bulunmuyor. Beslenme önerileri tek başına etkili olmaz ama uygun tedavilere destek olabilir” ifadelerini kullandı.
UYGUN TEDAVİLER NELER?
“Göz çevresi koyuluğu tedavi başarısında en önemli faktör, tedavi öncesi doğru değerlendirme yapılması” diyen Dr. Didem Kazan, şu bilgilerin altını çizdi:
-- Genetik ve güneşe maruziyet sonucu gelişen lekelerde, lekeye yönelik kremler, mezoterapiler, yüzeysel peeling işlemleri, Q anahtarlı Nd YAG lazer sistemleri, altın iğne-fraksiyonel radyofrekans işlemleri etkili oluyor.
-- Damar görünümünün artmasına bağlı gelişen göz çevresi koyuluğunda Q anahtarlı Nd YAG lazer sistemleri başta olmak üzere çeşitli lazer tedavileri yapılabiliyor.
-- Ciltte incelme, cilt altı doku desteğinde zayıflama ve göz yaşı oluğunda belirginleşme mevcut ise hyaluronik asitten zengin mezoterapiler ve dolgu uygulamaları yapılıyor.
-- Göz altı torbalanma şikâyeti olan hastalarda da yağ yastıkçıklarını küçültme amaçlı yapılan mezoterapiler, altın iğne-fraksiyonel radyofrekans işlemleri, mikrofokus ultrason kullanılabilir. Ancak fazla miktarda torbalanması olan hastalarda cerrahi işlem gereklidir.
BAKIM MALZEMESİ KULLANIRKEN DİKKAT!
Göz altı ve göz çevresi için onlarca bakım malzemesi bulunuyor. Bunların etkisi nedir?
Dr. Yasemin Balsever Kural, “Kişiler, sosyal medyadan ve çeşitli reklamlardan etkilenerek kendi deri yapılarına uygun olmayan kozmetikler kullanmamalılar. Yoğun makyaj alışkanlığı, alkol bazlı temizleyiciler de çok zararlı" dedi. Dr. Kural şöyle devam etti:
"Özellikle alerjik yapısı olan bireyler daha dikkatli olmalı... Alerjik reaksiyon yapmayan ürünleri dermatoloji uzmanına danışarak seçmeliler. Göz çevresi koyu renk değişikliğini bir ürünün tümüyle geçirmesi beklenmemeli. Göz çevresi için uygun yapıda üretilmiş K vitamini, C vitamini, retinol, hyaluronik asit gibi maddeler içeren kozmetik ürünler kullanılabilir."
Bu soruyu Dermatoloji Uzmanı Dr. Didem Kazan’a yönelttiğimizde, “Literatürde aynı aileden birçok üyede göz çevresi koyuluğu tespit edildiğini gösteren çalışmalar mevcut. Her ırk ve cilt tipinde görülebilir. Ülkemizde de çok fazla gördüğümüz bir durum” cevabını verdi ancak görülme sıklığına dair karşılaştırmalı bir çalışma olmadığını vurguladı.
Göz altı morluklarının oluşmasında nelerin etki ettiğine dair bilgiler de paylaşan Dr. Kazan, “Öncelikle genetik faktörler çok belirleyici. Bunun yanında göz çevresindeki cilt kalınlığında yaşa bağlı azalma, göz çevresindeki damar yapılarında belirginleşme, alerjik hastalıklar, atopik egzama ve göz için kullanılan çeşitli ilaçlar ciddi rol oynuyor. Göz altı torbaları ise yaşla birlikte göz küresini alt kısımdan destekleyen kemik yapının incelmesi ve gözün alt kısmındaki yağ yastıkçıklarının yerçekimiyle aşağı doğru yer değiştirmesi sonucu oluşuyor” ifadelerini kullandı./Haber MERKEZİ