//CAN İKİZ//
KESK Sakarya Şubeler Platformu tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
"14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri geride kaldı. Seçim sürecinde farklı gündemlerle perdelenmek istense de geçim derdimiz sürüyor. Zamlar, hayat pahalılığı, eriyen ücretlerimiz, maaşlarımız temel gündemimiz olmaya devam ediyor.
Bilindiği üzere seçim yarışını kazanan mevcut iktidar seçim öncesinde bize çeşitli vaatlerde bulundu, sözler verdi. Ne dediler?
” En düşük memur maaşını 22 bin TL’ye çıkaracağız. Seçimden hemen sonra en düşük emekli maaşı olan 7 bin 500 lira üzerindeki emekli maaşlarıyla ilgili bir düzenleme yapacağız” dediler.
“3600 ek gösterge düzenlemesini birinci dereceye gelen tüm kamu görevlilerini kapsayacak şekilde genişleteceğiz” dediler. Başka nelerin sözünü verdiler?
“Kamuya işe alımlarda mülakatı kaldıracağız, sınavlardaki başarı sıralamasını esas alacağız. Özellikle büyükşehirlerde memurlara il ve ilçe bazında kira katkısı vereceğiz." Dediler.
Başta maaş artışı vaadi olmak üzere bu vaatler yıllardır yoksulluk ve sefalet ücretine mahkûm edilen, hakları budanan milyonlarda çalışma ve yaşam koşullarının düzenlenmesi noktasında bir beklenti yaratmıştır.
Altı milyonu aşkın kamu emekçisi ve emeklisi de bu bir an önce bu vaatlerin hayata geçirilmesini bekliyor.
Çünkü yıllar önce aldığımız ikramiyeler kaldırıldı, sosyal haklarımız tek tek budandı. Maaşlarımız her seferinde TÜİK enflasyonuna göre artırıldı. Çarşıda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon 2 ise TÜİK bunu 1, hatta yarım puan gösterdi. Yandaş konfederasyon yöneticileri “tarihi başarı” diye yutturmaya çalıştıkları toplu sözleşmelerde hiçbir zaman tutmayan hedef enflasyon rakamlarına imza atmaya devam etti.
Yılın başında maaşlarımıza enflasyon farkı, toplu sözleşme zammı ve refah payı toplamı olarak yapılan %30’luk artış çoktan eridi.
Bugün en düşük maaşı alan kamu emekçileri açlık sınırında bir maaşla, ortalama maaş alanlar açlık sınırının sadece 2 bin TL üzerinde bir maaşla, emekli kamu emekçileri ise açlık sınırının ortalama bin 500 TL altında bir rakamla ayın sonunu getirmeye çalışıyor.
Böyle bir tablo içinde milyonların bir nebzede olsun nefes almak için seçim öncesi verilen vaatlerin bir an önce yerine getirilmesini beklemeleri doğaldır.
Öte yandan dünyanın neresinde olursa olsun maaşlara gerçek anlamda bir zam yapılması demek alım gücümüzün, alabildiğimiz malların artması demektir. Oysa bizim ne alım gücümüz ne de refahımız artıyor. Tam tersine gittikçe azalıyor.
Maaşlarımız TÜİK rakamları ile sınırlanıyor. Sadece geçtiğimiz altı ayın artışında bu sahte rakamların üzerine çıkıldı. Ama o bile gerçek enflasyonun 9 puan altında kaldı. Bunun adı kesinlikle maaş zammı değildir. Bunun adı sanal TÜİK rakamlarına göre yapılan maaş güncellemesidir.
Bu durum devam ettikçe refah payı diye gösterilen artışlar da seçim vaatleri de hızla eriyecektir. Yapılan artışlardan sadece bir iki ay sonrasında başa dönülecektir."