Fakirlik Kuranı Kerimde iki ayette manevi anlamda diğerlerinde ise maddi anlamda kullanılmıştır.

Ey insanlar! Allah’a muhtaç olan sizlersiniz. Allah ise hiçbir şeye muhtaç değildir ve mutlak kemaliyle hep övgüye lâyık olan O’dur. Fatır, 15

Bunun üzerine Mûsâ, onların hayvanlarını sulayıverdi. Sonra gölgeye çekilip, “Ey rabbim! Bana lütfedeceğin her türlü hayra muhtacım!” diye niyazda bulundu. Kasas, 24

Peygamberimiz fakirlik fitnesinden sana sığınırım diye dua etmiş ve bize öğretmiştir.

İslam fakirliği vakıa olarak kabul eder fakat İslam’ın beş temel esasından birinin de zekat vermek olduğunu ifade ederek namaz gibi zekatında toplumsal yönüne dikkat çeker. Hayatında beş esası tamamlamak hedefi ancak zekat verecek zenginliğe kavuşmakla olur. Hatta Adapazarlılar tanır Merhum İhsan Hoca Efendi evini satar paranın üzerinden yıl geçmeden zekât vererek hamdolsun şimdi İslam’ın beş esasını tamamladım diye sevincini ifade eder. “Onlar ki zekât vermek için çalışırlar” Mu’minun, 4 ayette kurtuluşun 3. şartının zekat olduğunu bize öğretir. Vermekle ilgili ayetler okunduğunda çok çeşitli detayların var olduğu görülür.

İslam insan onurunu öncelediğinden acil ihtiyaç dışı istemeyi ve dilenmeyi yermiştir. Peygamberimizin bir sözünde “Hiç kimse elinin ameliyle kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir” buyurulur. Asıl olan çalışmak, iktisatlı olmak, israftan kaçınmak ve infak edebilmektir. Bir ayette ise “varlıkta ve darlıkta infakın” övüldüğü görülür. Bu sebepledir ki sahabe efendilerimiz sadaka vermek için çalışmayı tercih ederlerdi.

Hayatın idamesi için ölçü koyan peygamberimiz şöyle buyurur. "Bir kimse bizim işimize tayin olunursa, evi yoksa ev edinsin; bekarsa evlensin, hizmetçisi yoksa hizmetçi ve biniti yoksa, binit edinsin. Kim, bunlardan fazlasını isterse o, ya emanete hıyânet eder veya hırsızlığa düşebilir."

Halife Ömer b. Abdulaziz ise şöyle der; "Herkesin barınacağı bir evi, hizmetçisi, düşmana karşı yararlanacağı bir atı ve ev için gerekli eşyası olmalıdır. Bu imkânlara sahip olmayan kimse borçlu sayılır ve zekât fonundan desteklenir."

Arının ve karıncanın meskeninden haber veren Rabbimiz insan için gerek mahremiyet ve gerekse başka sebepler için meskeni sükûnet ve huzur vesilesi kılmıştır. Ülkemizde konut yetersizliği ve pahalılığı aile sükûnetini zedelemiş ve ev sahibi, kiracı meselesinde kan akmıştır. (Ev sahibini sekiz kurşunla öldürdü haberlerine bakınız)

Fakirlik eski dünyaya göre daha çetrefilli ve zor bir durumdur. Paradan aile reisleri sorumlu olduğu gibi, devleti yönetenlerde sorumludur. Müsrif ve tembel bir aile nasıl müflis olursa, yöneticilerinde hali buna benzer. Günümüz dünyasında dış ülkelerde birbirleriyle ekonomik dayanışma kadar savaş da yapmaktadırlar.

Sosyal devlet olmanın gereği yazıldığı ve okunduğu kadar kolay değildir. “Fakirlik bir beldeye girdiğinde küfür ona: ‘beni de yanına al’ diye seslenirmiş.” Ülkemizin yoksulluk sebeplerinden biride seçim ekonomileridir. Ne zaman vaatler ve paralar ortada uçuşsa sandıktan sonra zam paketleri açılmaktadır. Yoksulluk sadece işsizlik değildir aynı zamanda mülkün sağlıksız bölüşümüdür. Günümüz dünyasında paranın rüzgâr gibi dolaştığı düşünülürse zenginlik bir anlamıyla hak edenin hakkını vermemektir.

Faizcilerin ve bizi madden sömürenlerin önü açılırken fukaranın ekmeğine göz dikilen bir yerde huzurdan bahsedilemez. Ülkemizde yok mu Yusuf peygamber gibi “Dedi: beni Arz hazineleri üzerine me'mur et, çünkü ben iyi korur, iyi bilirim” 12/55