Sevgili okurlar,
Belçika’da okullar tatile girdi..Tatil dönemi iki ay..Eylül ayında eğitim ve öğretim tekrar start alacak..Öğretmenler yeni dönemin hazırlıklarını yaparken, öğrencileri ise tatilin keyfini çıkacaklar..Bu dönem için de çalışan aileler ise durumlarına göre önceden belirledikleri programları gereğince tatile çıkacaklar..
Eğitim ve öğretimin son günü torunlarım Lena Denizsever ile Okan Denizsever’i okullarından alma görevi bana düştü..Anne ve babası çalışan Lena ile Okan gibi,anne ve babası çalışan Ayla Marduç ile Ozan Marduç’ta bugün bizim konuğumuz..
Bir de bunlara Amerikan menşeli, ‘Charli’ eklendi.. Charli çirkin bir yüz,sempatik bakışları,kısa ayakları ile kulağına kaşıyamayan bir cins köpük..Gri tüylerinin okşanması kadar kulak arkalarının da okşanmasını çok istiyor..Yılışıklığı, sizin sevgi bakışlarınızla başlıyor..Şırnaşıyor, sevgi ve ilgi bekliyor..
‘Carli ‘ ile çocukluk günlerime gittim.. Tek katlı ahşap evimizin önünde her sabah buluştuğumuz, yalını eksik etmediğimiz Karabaş aklıma geldi.. ‘Karabaş’, dışarıda kulübesinde yaşayan tipik bir ev hayvanıydı..
Carli ise dışarıda, hatta karanlıkta yaşamaya alışık olmayan bir cins..Daha altı aylık..Korkuyor, ürküyor..İhtiyaçları için onu belli saatlerde dışarı çıkarmak gerektiği gibi suyunu, yiyeceğini ihmal etmemek gerekiyor.. Bu ilgi saatlerini nasıl da bekliyor..
Brüksel sokaklarında onunla dolaşmak ne güzel.. Sorunsuz, yalansız ve hilesiz bir dost Charli.. Ara sıra koşuyor, duruyor, dinlenmek istiyor..Sana farklı oyunlar, gösteriler sunuyor.. Charli üstelik Türkçe anlıyor.. ‘Otur’dediğinde oturuyor, ‘gel’ değinde geliyor,’koş dediğinde’ koşuyor..Daha öğrenecek çok şeyi var..
Lena ve Okan’a bir yakınlarının hediyesi Carli.. Bugün bana emanet ya ,iyi bakmak gerek..
Hey gidi, hey! Sakarya’dan Brüksel’e ne günler,ne yaşanmışlıklar geçirdik..
Boztepe Köyü’nden Alaağaç Köyü’ne yeni geldiğimiz günlerde, küçük ve büyük baş hayvanlarımız olduğu için Karabaş’ın da yerini tahmin ediniz..Babam çiftçilik yaptığı için adı ‘Karaman’ ve ‘Yaman’ olan iki de öküzümüz vardı..Hayvanlara merhum amcaoğlu Ahmet Cinal, karaman ile Yaman ile ilgilenmek Mustafa Cinal ağabeyimin görevi idi..Ara sıra onlara Mehmet Cinal, Ali Cinal ağabeylerim de yardım ederdi..
Aile geçimi için ailecek büyük bir uğraş içindeydik.. Elektriğin olmadığı, buzdolabının evlere girmediği, televizyonun icat edilmediği 1958-60’li yıllardan bahsediyorum..
Köyün ileri gelenleri, boş zamanlarda Alaağaç Köyü ile Karaçalılık Köyü içinden geçen Akyazı-Dokurcun karayolu kenarındaki kahvehanelerde buluşur, orada gündelik konular ile memleket meselelerini konuşurlardı..
Üç kahvehanenin, iki fırının, iki küçük bakkalın bulunduğu bu buluşma alanı hala devam ediyor..
Dünden bugüne değişen ne diye sorsanız, söyleyecek, anlatacak çok şey var..yani aradan geçen zaman zarfında elektriğin geldiği,herkesin bir televizyon ve buzdolabı ötesinde bir otomobile, bir traktöre, bir motosiklete sahip olduğu günlerdeyiz..Tekrar o eski yıllara dönecek olursak, söz etmem gereken şudur..tatil dönemlerinde öğrenci olarak mutlaka çalışmak zorundaydık..Zira okul harçlığını, masraflarını karşılamak, aile ekonomisine katkı sunmak, benim yaştakilerin görevi idi..
O yıllar Alaağaç Köyü’nün hemen dibinde tuğla ocakları vardı.. Burada çalışmak
‘kalıpcı’ olarak gün boyu güneşin altında, 5 TL, bilemediniz 7,5 TL yevmiye ile iş tutmak herkesin harcı değildi..
Tuğla çamurunun hazırlanması, kalıplara konacak hale getirilmesi, harmana serilmesi ve güneşte kurutulması, sonra çevrilmesi ve nihayet pişirilmek üzere fırınlanıp ateşlenmesi beklenirdi..
Şimdi artık bu ateş tuğlasının yerini başka inşaat malzemeleri aldı..Anlayacağınız, her Alaağaç Köyü ziyaretimde, o tuğla ocakları ve patronumuz Borçkalı Ali usta aklıma düşer..Taa Artvin’den kalkıp,Sakarya’nın Akyazı İlçesi’nin Alaağaç Köyü’nde bir habbe ekmek için tuğla ocağında, tuğlalara şekil veren Borçkalı Ali Usta!
Belçika’da okullar tatile girdi. Tatilin ilk günü torunum Ayla bizde kaldı..Sabah kahvaltısını terasta yaptık..Belçika’da böyle günler az olur..Gök mavi, güneş gülücükler dağıtıyor.. Sıcaklık ise 28 dereceyi aşacak..
İlk işim Yeni Sakarya Gazetesi için yazımı yazmak..Kahvemi alıp ofise indim..Hemen ardımdan Ayla’da yanıma geldi..’Dede biz bugün denize gideceğiz’ dedi.. ‘Ne güzel,hava da çok iyi’ dedim..’Evet’, annem, babam biliyor’ diye ekledi.. Hemen yan masaya oturdu.. Boş temiz kağıt üzerine bir güneş kondurdu..Denizi, şemsiyeyi ve kumda sırt üstü yatan adamı unutmadı..Anne ve babası,kardeşi de resimde belirgin idi.. Daha önce de bana resimler çizen Lena gibi Ayla’da çizdiği resimleri ofisin duvarlarına asmakta hünerli..
Ayla sonra art arda bana hediyeler sunmaya devam etti..Bir Türk Bayrağı yaptı,bilgisayarıma astı..Sonra oturdu ‘Atatürk’ yazdı.. Şaşkınlığım bu ya gitti bu sefer ‘Allah’ yazıp getirdi..
Anlayacağınız, Ayla ilkokul birinci sınıfta..Okumaya ve yazmayı çözmüş.. Bunu benimle paylaşmanın sevinci içinde..
Memlekette ne karne tatili sevinçleri yaşadık..Koşa, koşa eve geldiğimizde en büyük hediyemiz bir yumurta olurdu..
Bir yumurta..
Gülmeyin, bir yumurtayı alıp köyün bakkalına götürür satıp, akide şekeri almanın sevincini yaşardık..
Avrupalı Türkler için tatil başlıyor.. Almanya’da yaşayan hemşerim Ertan Gökmen,’ İlla de Vatan! İlle de Türkiye! Yusuf Ağabeyciğim, huzursuz da olsam, yaşadığımı yer kusursuz da olsa, bu memleket hasreti mahvediyor insanı’..Almanya’dan sevgiler’ diye yazmış..
Ben ise güne başlarken, ‘Huzur içinde yaşamınızı sürdürüyorsanız mesele yok! Belçika’ya çok şey borçluyuz..Ağız tadı ile herkese sağlıklı güzellikler dilerim’ yazmıştım..
Yazımı sevgili dostum Sakarya’nın vefalı evladı Harmanlıkspor Kulübü Teknik Direktörü Tevfik tetik’in notu ile bitirmek istiyorum,’ Doğduğun yerin anıları, doyduğun yerin gerçekleri önemli’..
Ne kadar doğru!
Bu yazım ile Sakarya okurlarına veda ediyorum..
Yeni Sakarya Gazetesi Yönetmeni Sevgili Zeki Aydıntepe’nin ‘ Bizde yaz’ dediği günden bu yana hayli bir zaman geçti..Türkiye’de büyük değişimler yaşanıyor, bu değişimleri irdeleyecek, yorumlayacak yeni yüzlere, yeni kalemlere ihtiyaç var..Onlara da fırsat vermek gerek..
Bu zaman dilimi içinde bize ilgi gösterenler kadar, yazılarımızı içtenlikle yayımlayan yeni Sakarya Gazetesi Ailesi’ne teşekkür eder, sağlıklı güzellikler,iyi yayınlar dilerim..
Eh biz de tatili hak ettik artık!
Kalın sağlıcakla..