Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:’’ (Çocuğunu eğitmek istiyorsan), onu dövmemelisin;ona küsebilirsin, ama bunu fazla sürdürmemeli ve en kısa zamanda barışmalısın.’’ (Buharül Envar,c23 s 114)
İmam-ı Ali ( peygamberimizin damadı) şöyle buyurmuştur: ‘’Çocuğun kalbi ekilmemiş tarlaya benzer; ne ekersen tutar.’’
Ali ve Erdem aralarında 4 yaş olan iki kardeştiler. Anneleri ne yapacağını bilen bir kadındı. Çocuklar bir şey yemek istemediklerinde kesinlikle onlara dikte etmezdi. Mesela çocuklar havuç yemeyi reddetmişse anneleri ‘’tamam siz bilirsiniz, ben yiyeceğim çok canım istedi’’ diyerek kütür kütür sesler çıkartarak ballandıra ballandıra yerdi. Bir süre sonra annelerinin çok keyifle yediği havucu onlar da yemek isterlerdi.
Çocukların babası büyük bir firmada yöneticiydi. Masa başında çalışmasına rağmen evine her zaman yorgun ve keyifsiz gelirdi. Çocuklar babalarını hem az görürler hem de hiç mutlu görmezlerdi.
Çatı katına bir oda bir mutfak yapmak istediler ve bunun için usta çağırdılar. Ustalar üç kuzen birlikte geldiler. Önce merdiven başındaki betonu kırmaları gerekiyordu. Üç kuzen, sağlam olan bu betonu kırmakta zorlansalar da bunu hiç belli etmiyorlardı. Güle oynaya , bol bol şakalaşarak çalışıyorlardı. Ali henüz beş yaşındaydı. Annesine koşarak ‘’büyüyünce yukarda çalışan ustalar gibi ben de usta olucam’’ dedi. Annesi sebebini biliyordu ve evladına gülümsedi.
Yine bir gün eve gelen bir aile dostu Erdem’e ‘’büyüyünce ne olacaksın? ‘’ Der demez hızlıca cevap geldi. ‘’Dayı olucam’’. Ali’nin dayısı çok eğlenceli ve hareketli biriydi. Belli ki çocuk, gelecek yaşantısını eğlenceli geçirmek istiyordu. Asık suratlı babası gibi olmak istemiyordu. Babasının işi masa başında ve güç gerektirmeyen bir işti ve maaşı da oldukça yüksekti. Mutlu görünmeyi ciddiyetsizlik ve hafiflik olarak düşünen baba evine bin bir şikayetle gelirdi. Çocuklar ileride eğlenebilecekleri bir iş yapmak istiyorlardı. Bu sebeple işin zorluğuna değil alınan keyfe bakıp karar veriyorlardı.
Ne yazık ki yıllar böylece geçti. Çocuklar büyüdü. Ali annesi gibi küçük şeylerden mutlu olurken Erdem babası gibi mutlu olmayı bilmeyen biri oldu.
Çocuğunuzun bir şeyi SEVEREK yapmasını istemiyorsanız, hatta isyan etmesini istiyorsanız, o şeyin keyifli halini ona göstermek yerine zorluğundan yakının.