Birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerinde, aile hekimleriyle birlikte yükü sırtlayan aile sağlığı ebe ve hemşireleri, yıllardır hak ettikleri değeri göremiyor.

2005 yılında Düzce’de pilot olarak başlayan Aile Hekimliği uygulamasıyla, mesleki unvanlarımız elimizden alındı ve “aile sağlığı elemanı” olarak anılmaya başlandık. Yıllar içinde verdiğimiz emekle ancak “aile sağlığı çalışanı” unvanına eriştik. Ancak bu süreçte, özellikle anne ve bebek ölüm hızının düşürülmesinde omuzladığımız ağır sorumluluk hep göz ardı edildi.

Hemşire Özlem Kayacan Aksoy, 1 Kasım 2024 itibarıyla yürürlüğe giren “Eziyet Yönetmeliği” öncesinde ve sonrasında her platformda seslerini duyurmak için büyük çaba harcadıklarını belirtti. İller bazında temsilci dernekler ve ASEF gibi çatı örgütlerle iş birliği içinde olduklarını ifade eden Aksoy, yıllar içinde eriyen haklara rağmen artan iş yükünün ebe ve hemşireleri tükenme noktasına getirdiğini vurguladı. “Ebesiz ve hemşiresiz kalan birimlere rızamız dışında yapılan görevlendirmelere, vatandaşa hiçbir sorumluluk yüklemeyen performans sistemine tepkimizi sürekli dile getirdik” dedi.

Artık yolun sonuna geldiklerini belirten Hemşire Özlem Kayacan Aksoy, birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerinin temel taşı olan ebe ve hemşirelerin emeğinin yok sayıldığını söyledi.

Bağışıklama hizmetlerinden gebe, bebek ve çocuk takiplerine, kanser taramalarından kronik hastalıların izlenmesine, SMA taşıyıcılığı taramasına, yenidoğan metabolik ve endokrin hastalıkları taramalarına kadar pek çok kritik sağlık hizmetinin, ebe ve hemşirelerin özverisiyle yürütüldüğünü hatırlatan Aksoy, “Sağlıklı gebeler, bebekler ve çocuklar gurur kaynağımızdır, ancak emeğimizin karşılığı verilmeden sürdürülebilir bir hizmet sunmamız mümkün değil. Ancak, yolun sonu burası! Bizler için artık tünelin sonunda ışık yok.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: igf