AA muhabirine, Dünya Parkinson Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Zırh, Parkinson'un beyinde dopamin maddesinin azalmasıyla ortaya çıkan bir hastalık olduğunu aktardı.
Zırh, hastalığın belirtilerinin hastadan hastaya değiştiğini belirterek, "Kişilerde katılık, tutukluluk, yavaşlık eğer varsa vücudun bir yanında para sayar tarzı diye tarif edilebilen istirahat halinde titreme, küçük adımlarla öne eğik yürüme, yüz hatlarında donuklaşma, titremenin olmadığı hastalarda yürürken kolların vücut salınımına iştirak etmemesi, bir kolun vücuda yapışık yürümesiyle giden ileri yaşın santral sinir sistemi dejeneratif hastalığıdır." diye konuştu.
Beyindeki dopamin maddesinin azalmasına bağlı olarak hastalarda bulgular ortaya çıkmaya başladığını aktaran Zırh, hastalığın 60-65 yaş üzeri, her 200-300 kişiden birinde görüldüğünü ve yaş ilerledikçe de katlanarak arttığını vurguladı.
Zırh, hastalıkta eğer titreme ön plandaysa kişilerin bunu fark etmesi ve bir nöroloji doktoruna gitmesinin daha doğru olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
"Bir grup hastada yaşlılıkla karıştırılıyor. Hastalar uzun yıllar tanı koymadan da yaşlandı, yavaşladı diye izlenebiliyor. Bu bağlamda hastalığın erken tanısının konulması, dolayısıyla bu konuda farkındalığın arttırılmasında çok önemli. Bu nedenle de her sene 11 Nisan Dünya Parkinson Günü olarak isimlendirilmiştir. Dünyanın çeşitli yerlerinde çeşitli sağlık çeşitli kuruluşları ya da sivil toplum kuruluşları bu konudaki bilinirliği anlatmak, tanıtmak ve arttırmak için bir takım faaliyetlerde bulunurlar."
2017'de hastalığının tanısının konulmasının 200'üncü yılında, Parkinson hastalığı nedeniyle beyin pili takmış oldukları 200 hastayı bir araya getirerek 200'üncü yıldönümü kutlaması yaptıklarını söyleyen Zırh, "Bu da bize aslında bir dünya rekoru kırdığımızı gösterdi. Ama bunu tescilleyememiştik. Bir sene sonra 2018'de 329 hastanın katıldığı bir etkinlikte aslında Gunnies Dünya rekorunu kırmak ve ülkemizde tıpta tedavi alanında böyle bir başarıyı da kazandırma fırsatını bulmuş olduk." bilgisini paylaştı.
- "Hastalığının başlangıç tedavisi ilaç tedavisidir"
Parkinson hastalığının başlangıç tedavisinin ilaç tedavisi olduğunu belirten Dr. Ali Zırh, bu sayede vücutta eksik olan maddenin yerine konulmaya çalışıldığı ve hastalıkla ilişkili bulguların bu yöntemle düzeltildiğini söyledi.
Zırh, hastalığın yıllar içinde ilerlemesi ve ilaçların zaman içinde yetmediğini durumlarla farklı tedavi yöntemlerine başvurduklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Hastalar sık açık kapalı dalgalanmaları yaşar veya ilaç yan etkileri nedeniyle açıldıklarında yoğun motor yan etkiler dediğimiz istem dışı hareketler veya psikolojik yan etkiler yaşamaya başlarlarsa biz artık tıbbi tedavide tıkanıyoruz demektir. İşte böyle durumlarda hastalarda ağzından ilacı yüklemeden, ilacın sağladığı iyiliği sağlayacak bir tedaviye ihtiyaç duyuyoruz ki bunu da bize bizim yaptığımız beyin pili ameliyatları sağlıyor."
Beyin pillerini, beynin içerisine yerleştirdikleri ikinci elektrot, göğüste kalp pili gibi köprücük kemiği altına yerleştirdiklerini dile getiren Zırh, bu yöntem sayesinde beynin içerisinde istedikleri bir noktaya elektrik akımını vererek, frekansını, şiddetini, dalga boyunun değiştirebildiğini söyledi.
Zırh, bu yöntem sayesinde beyin hücrelerinin elektriksel aktivitesine müdahale etmenin mümkün olduğunu anımsatarak, "Tıpta nöromodülasyon adı verilen bu yöntem sayesinde biz beynin değişik bölgelerine elektrik akımı verebiliyoruz ve oradaki hücreleri etkileyebiliyoruz. Bu da başta Parkinson hastalığı olmak üzere hareket bozukluklarında eğer tıbbi tedavi yetersizse artık kişilerin yaşam kalitesi eskisi gibi değilse önemli ölçüde yarar sağlamamıza fırsat veriyor." diye konuştu.
- "Beyin pili ameliyatıyla hastaların yaşam kalitesine önemli ölçüde katkı sağlayabiliyoruz"
Parkinson hastalığında beyin pili tedavisinin etkisini hastalığın saatini geri almak diye tanımlayabileceklerine dikkati çeken Zırh,10 yıllık bir hastanın ameliyat edildiğinde hastalığını birinci, ikinci senesine kadar geriye götürebildiklerini belirtti.
Zırh, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu da bağımsız yaşayamayan, başkalarının yardımla belki beslenebilen ya da yatakta dönebilen bir hastanın eski sağlıklı günlerine geri dönmesi, çoğunun normale yakın bir hayat yaşaması, hatta bazısının mesleğine geri dönmesi anlamına da gelmekte. Parkinson hastalığı dışında hareket bozuklukları dediğimiz, titreme ya da esansiyel tiremor gibi belirtiler daha çok genç yaşlarda görülen bir eylem. Bir işlem yaparken ortaya çıkan titremeleri veya distoni adını verdiğimiz aşırı vücut kasılmalarıyla giden problemleri de hatırlıyoruz. Bu grup hastalarda da eğer tıbbi tedavi bize istediğimiz sonucu vermiyorsa beyin pili ameliyatlarıyla bu hastaların da yaşam kalitelerine önemli ölçüde katkı sağlayabiliyoruz, titremelerini durdurabiliyoruz."
- "Beyine verdiğimiz elektrik akımının yönünü de değiştirebiliyoruz"
Ali Zırh, beyin pili tedavisinde son yıllarda yaşanan gelişmelere ilişkin yaptığı değerlendirmede, yaşanan gelişmelerin, hastalara hem daha fazla yarar sağlama hem de yaşam kalitelerindeki sürekliliği daha fazla sürdürme fırsatı tanıdığını bildirdi.
Beynin içerisine yerleştirdikleri elektrotların, bu gün elektrik akımının yönünü tayin etme ve değiştirme özelliği olduğuna işaret eden Zırh, konuşmasına şöyle devam etti:
"Adeta bir deniz fenerinin ışığını bir yöne yönlendirmesi gibi beyinde verdiğimiz elektrik akımının yönünü de değiştirebiliyoruz. Bir grup hastada onların klinik iyileşmesine katkı sağlıyor. Eskiden dışarıdan şarj edilemeyen beyin pilleri vardı, 4-5 senede bir hastalarda pil değişimi gerekiyordu. Bugünkü teknolojide dışardan şarj edilebilen pilleri kullanıyoruz. Bu bağlamda da firma iddiasına göre 25 sene pil değişimine ihtiyaç olmadan hastalar yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Eski yıllarda gene MR çekmekte teknik zorluklarımız vardı. Bugünün teknolojisinde artık hastalar rahat rahat MR'da çektirebiliyorlar."
- "Çalışmalar şimdilik tünelin ucundaki bir ışık"
Beyin pili çalışmalarının başka hastalıklarda da uygulanabilmesi adına çalışmalar da yapıldığını hatırlatan Dr. Ali Zırh, kendileri açısından beyinde emniyette olan hiçbir nöronun olmadığını vurguladı.
Beynin herhangi bölgesine ulaşmanın ve oraya elektrik akımı vermenin mümkün olduğunu ve bu noktadaki hareket bozukluklarında çok başarılı oldukları değerlendirmesinde bulunan Zırh, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Obsesif kompulsif nevroz ya da depresyon denen psikiyatrik problemlerde, bağımlılık, iştah kontrolü, tedaviye dirençli, epilepsi gibi olgularında beyin pili tedavisiyle iyi sonuçlar alınabiliyor. Bunlarla ilgili çalışmalar henüz sürdürülme aşamasında. Önümüzdeki yıllarda burada da kontrol edilebilir, tekrarlanabilir sonuçları elde edebilirsek hastalarımıza bunu uygulayabileceğiz."
Zırh, gelecek yıllarda büyük mide ameliyatları yerine beynin içine iştah kontrolünü sağlayacak bir beyin pili koyabilmenin mümkün olabileceğinin de altını çizerek şunları kaydetti:
"Yaptığımız çalışmalarda iştahı kontrol edebildiğimizi biliyoruz. Ama obezite olsun, anoreksi olsun bunlar tek başına organik rahatsızlıklar değil. Altında yatan derin bir psikolojik problem kompleksi var. Belki önümüzdeki yıllarda iştah kontrol merkezine müdahale ederek iştah kontrolünü ayarlayabileceğiz. Çok kilo aldık, elektriği artıralım, zayıflayabilelim ya da bu akşam arkadaşlarla buluşacağız biraz kısalım dememiz teorik olarak mümkün. Ancak bu konudaki çalışmalar sürüyor ve bunlar henüz tünelin ucundaki ışık. Eğer tekrarlayan çalışmalar bizim açımızdan kontrol edilir, tekrarlanır ve güvenilir sonuçları bize verebilirse önümüzdeki yıllarda bu tedaviye beyin pili de iştirak edebilecek."