Allah’ın hikmet ve merhametiyle bizlere bahşettiği bayram günleri, ne mübarek günlerdir. Kalplerin yumuşadığı, küskünlerin barıştığı, büyüklerin ziyaret edildiği bayram günlerine bizler ulaştıran Allah’a hamd olsun.
Allah’ın emrine uyduğumuz için tarif ederken bile aciz kaldığımız ama kalbimizde derinden hissettiğimiz “iman lezzetini/halâvetini” bizlere tattıran Allah’ın şânı ne yücedir.
Müslüman olan bizler için yılda iki bayram var. İlki, “Oruç” tutarak başladığımız Ramazan ayının bitişiyle gelen, “Zekât ve sadaka” emrinin içine gizlendiği “Fıtr Bayramı.”
İkincisi de, “Hacc“ ibadetiyle öne çıkan, –Allah’ın adını yüksek sesle anarak- “Tekbir” emrinin içine gizlendiği Zilhicce ayının 10. Günü olan “Kurban Bayramı.”
Allah katında haram aylar ve bayram günleri takdir edilen hükümlerdir. “Gökleri ve yeri yarattığı gün koyduğu kesin hükme göre Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru ve geçerli olan hesap budur...” (Tevbe Sûresi. 9/36)
Bu arada kavramları yerli yerine koymak açısından hatırlatmış olayım. Devletin resmi bayramları; gerçek bayram değil, adı üzerinde “resmî” kutlamadır. Vatandaş olarak hepimizin iştirak etmekle gurur duyacağı resmi kutlamaların Allah katında bir hükmü yoktur. Allah’ın hükmü olan bayramlar bilakis ibadettir. Diğerleri sadece vatandaşlık görevi…
***
Avam ehli olup, kalp gözünü gaflet perdesi bürümüş bizler için “bayram,” neşe ve sevinç günleri demek… Otuz gündür tutulan oruçlar bitmiştir artık. Yemek içmek serbesttir. Kurban kesildikten sonra da gelsin kebaplar; ciğerler, kavurmalar, hoş-boş muhabbetler…
Havass ehline göre bayram tanımı biraz farklı…
Numan bin Ahmed, Hacı Bayram-ı Velî’nin gerçek adıdır. Hacı Bayram, ise lakabıdır. 1352'de Ankara'nın Çubuk Çayı üzerindeki “Zülfazıl Köyü”nde doğmuştur. Köy isminin anlamı, Allah'ın sıfatlarından olan “zû'l-fadl” ifadesinden gelir. Çok faziletli; lütuf, ikram, ihsan, nimet ve afv sahibi demektir.
Cumhuriyet döneminde Hz. Hacı Bayram’ı Velî’nin doğduğu 600 yıllık köy isminin: “Sol-fa-sol Köyü” olarak değiştirilmesi tam bir garabettir. Yüzyıllardır zikredilen köyün güzel ismini alay edercesine müzik notalarıyla değiştirerek tanınmaz ve bilinmez hale getirmişler. Alın size devrim kanunlarının kahredici kültür ve estetik anlayışı…
***
Rivayete göre Numan bin Ahmed (1352-1430), Şeyh Hamid-i Veli’yi (Somuncu Baba) ziyaret etmek üzere Ankara’dan Kayseri’ye gider. İlk defa karşılaştıkları gün Kurban Bayramı'dır. Somuncu Baba; “İki bayramı birden kutluyoruz!” buyurur ve ona “Bayram” lakabını vererek kendisini dervişliğe kabul eder.
Hacı Bayram-ı Velî’nin bestelenmiş meşhur “N’oldu bu gönlüm” ilahisinde nutk ettiği beyitlere göre; seyr-i billah, li-meallah ve fena fillah makamlarına kadem basarak “Marifetullah”a erdiği anlar, onun bayramı olmuştur.
Bayram’ım imdi Bayram’ım imdi
Bayram edersin yar ile şimdi
Hamd-ü senalar hamd-ü senalar
Yar ile bayram kıldı bu gönlüm
***
Alvarlı Efe Hazretleri olarak bilinen Hâce Muhammed Lutfî’ye (1868-1956) göre bayram; günahlarımızın affedildiği andır. Gözümüzden gaflet perdesinin kaldırılıp Allah’ı bulduğumuz an, gerçek bayramdır…
Cân bula cânânını
Bayrâm o bayrâm ola
Kul bula sultânını
Bayrâm o bayrâm ola
Lutfî’ye lutf u kerem
Dâhil-i bâb-ı harem
Dâima Allah direm
Bayrâm o bayrâm ola
Allah’ın has kullarının girebildiği harem dairesine dâhil olana her gün bayram olur… Bayramınız mübarek olsun.