Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, “En önemli protein kaynaklarından olan et ve baklagillerde ithalatçı olmamız kabul edilemez” dedi.
Bayraktar, 10 Şubat Dünya Bakliyat Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, baklagillerin beslenmede bitkisel proteinin ana kaynağını oluşturduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Baklagiller dünyada 2 milyardan fazla insan için önemli bir protein kaynağıdır. Bu rakam dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturuyor.
Baklagiller dünyada yaklaşık 96 milyon hektar alanda 96 milyon ton üretimle, ortalama 135,2 milyar dolarlık piyasa değeri, 14,6 milyar dolar ihracat ve 16 milyar dolar ithalat değeri olmak üzere toplam 30,6 milyar dolarlık dış ticaret değerine sahip bir ürün grubudur.
Dünya toplam baklagil üretiminde yüzde 28,8’lik payla Hindistan ilk sırada yer alıyor. Ülkemizin toplam baklagil üretiminden aldığı pay yaklaşık yüzde 1,3 civarındadır.
Türkiye’de üretimi gerçekleştirilen 7 çeşit yemeklik baklagiller arasında en fazla üretilenler nohut, kuru fasulye ve mercimektir. Baklagil üretimi ülke geneline yayılmış olsa da Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Marmara Bölgesi’nin güneyinde yoğunlaşmıştır. Genel olarak, kırmızı mercimek Güneydoğu’da, yeşil mercimek İç Anadolu’da, bakla Ege ve Güney Marmara’da, nohut ve kuru fasulye ise birçok bölgemizde yetiştiriliyor. Toplam yemeklik baklagil üretiminin, yüzde 44’ünü nohut, yüzde 30 buçuğunu kırmızı mercimek, yüzde 20,6’sını kuru fasulye oluşturuyor. Geri kalan yüzde 4,9’unu ise yeşil mercimek, bakla, bezelye ve börülce oluşturuyor.”
Ekim alanları yarıya indi
Bayraktar, Türkiye'de 1990 yılında toplam 20 milyon dekar olan baklagil ekim alanı bugüne geldiğimizde 9 milyon dekara gerilediğini belirterek, ekim alanlarında yüzde 55,4 oranında azalma yaşandığını, üretimde de yüzde 34,8 oranında bir gerileme olduğunu belirtti.
2016 yılının FAO tarafından ‘Uluslararası bakliyat yılı’ olarak ilan edildiğini hatırlatan Bayraktar, "Bu yıldan sonra baklagillerde ekim alanlarının artırılmasına yönelik yapılan çalışmalar yapılsa da belirli ürünlerde istenilen düzeye maalesef ulaşılamadı. Halen üretim açığı yeşil mercimekte yüzde 49, kırmızı mercimekte yüzde 43 oranındadır” dedi.
"Kabul edilebilir bir durum değil"
“Et fiyatlarının yüksekliği karşısında halkımız baklagil tüketiyor. Üretim tüketimi karşılamıyor" diyen Bayraktar, şöyle devam etti:
"Alternatif protein kaynağı olan baklagillerde de ithalat artarak devam ediyor. Baklagillerde son 5 yılda toplam ithalatımız yüzde 90,6 oranında artarak 702 bin ton oldu. Yine son 5 yılda baklagil ithalatına ödediğimiz tutar yüzde 227,6 oranında artarak 544 milyon dolara ulaştı. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
İnsanımızın protein ihtiyacı karşılamasında önemli bir yere sahip olan baklagillerin üretimini artırmak zorundayız. En önemli protein kaynaklarından olan et ve baklagilde ithalatçı olmamız kabul edilemez. Halkımızın sağlıklı beslenmesi için bu temel gıda ürünlerinde üretim artırılmalı, ithalattan vazgeçilmelidir.
Ayrıca tüketicilerimizin ucuz gıdaya ulaşabilmesi için üretici tüketici arasındaki makas kapatılmalıdır. Nitekim son yaptığımız çalışmada baklagillerde de bu makasın çok açık olduğu görülüyor. Üreticide 17 buçuk lira olan kırmızı mercimek 47 liraya, 29 buçuk lira olan nohut 76 liraya, 29 lira olan kuru fasulye 85 liraya, 26 lira olan yeşil mercimek 64 liraya markette satılıyor.
Protein ihtiyacının yeterince karşılanması bakımından üreticide ucuz olan bu ürünleri tüketicilerin pahalı yemesi kabul edilemez. Bu gibi temel gıda ürünlerine yönelik yasal düzenlemeler yapılmalı, marketlerde tavan fiyat uygulaması getirilmelidir.”
“Prim desteği 5 yıldır artırılmıyor”
Bayraktar, Türkiye'de baklagiller üretim maliyetlerinin yüksekliği ve alternatif ekilen ürünlerden elde edilen kazancın daha fazla olmasının üreticilerin baklagil üretiminden uzaklaşmasına neden olduğunu ifade etti.
Baklagil üretimini arttırmak Türkiye’yi önce kendine yeter, sonrasında ihracatçı ülke konumuna getireceğini anlatan Bayraktar, şu önerilerde bulundu:
"Bunun için baklagiller üretim planlamasında öncelikli ürün grubuna alınmalıdır. Kurak ve yarı kurak alanlarda nohut ve mercimeğin, sulu alanlarda ise fasulyenin ekim nöbetine girmesi sağlanmalıdır.
Baklagillere verilen prim desteği kiloya 50 kuruş olarak veriliyor. Ancak bu destek 2018 yılından bu yana değişmedi. Verilen desteklerin amacına uygun olması için günün şartlarına göre artırılmalıdır.
Baklagillerde ülkemizin arz güvenliğini ve üretimin devamlılığını sağlamanın yolu, üreticiyi memnun edecek bir fiyatın piyasada oluşmasıdır. Bu nedenle hasat dönemine yakın baklagil ithalatı yapılmamalı, piyasanın dengesi bozulmamalıdır.
Ülkemizin az da olsa yapmış olduğu baklagil ihracatında yurt dışı piyasaların talepleri göz önünde bulundurularak istenen kalitede ve Türkiye orijinli ürün üretimi teşvik edilmelidir. Geçmiş yıllarda uygulanan nadas alanlarda üretim uygulaması yeniden başlatılması, sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaştırılması ve tohum desteğinin artarak devam etmesi gereklidir.”
Haber Merkezi