Başkan Uçar, mesajında tüm kadın üyelerin, üyelerin eşlerinin ve annelerinin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak, kadına saygı ve sevginin sadece bir güne sığdırılmaması gerektiğini vurguladı. “Her şeyin gönlünüzce olmasını diliyoruz” ifadeleriyle, kadınların hayatın her alanındaki önemine dikkat çekti.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Sakarya Şubesi Kadın İnşaat Mühendisleri Komisyonu da, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında bir basın açıklaması yaparak, kadın mühendislerin meslek hayatındaki yerini, yaşadıkları zorlukları ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini gündeme taşıdı.

İMO Sakarya Şubesi, kadınların meslek hayatındaki haklarını savunmaya ve her alanda destek olmaya devam edeceklerini belirtti.

İşte Başkan Uçar'ın açıklamaları;

Haklarımız ve Özgürlüklerimiz için Susmuyoruz, İtaat Etmiyoruz!

 Kadınların eşitlik, adalet ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığına karşı verdikleri mücadele tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşamın her alanında devam ediyor.

 Kadınların evde, sokakta, iş yerinde maruz kaldığı şiddet olayları birçok biçimde yaşanabilmektedir. Kadına yönelik şiddet, yalnızca fiziksel saldırıları değil, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddeti de kapsamaktadır. Birleşmiş Milletler tarafından kadına yönelik şiddet, “Kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar veya acı veren ya da verebilecek olan, kamusal veya özel yaşamda meydana gelen her türlü cinsiyete dayalı şiddet eylemi, tehdit, baskı veya özgürlükten keyfi olarak yoksun bırakma." olarak tanımlanmıştır. Özellikle Türkiye’de kadına yönelik tüm şiddet biçimlerinde her geçen gün artış söz konusudur.

 Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun aylık raporlarına göre 2025’in daha ilk iki ayında 49 kadın cinayeti işlenmiştir. 2024 yılında ise toplam 394 kadın, çoğunlukla evli oldukları erkek, baba, oğul veya bir akraba tarafından öldürülmüştür. Boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi gerekçeler kadınların öldürülmesi için en sık görülen sebepler olmuştur.

 Üzülerek ifade etmek isteriz ki İstanbul Sözleşmesinin tartışmaya açılması, etkin uygulanmaması ve nihayetinde sözleşmeden çekilmeyle birlikte kadın cinayetleri ve şüpheli ölümlerinde artış yaşandığı görülmüştür. Hiç şüphesiz kadın ve çocuk düşmanı söylemler bu artışa katkı sunmuştur.

 Fiziksel ve cinsel şiddetin ardından kadınların yaşamını tehdit eden en önemli şiddet biçimlerinden biri de ekonomik şiddettir. Bilindiği üzere ülkemizde uzun süredir derin bir ekonomik kriz yaşanmaktadır. Halkın alım gücünü düşüren, iş yerlerinin kapanmasına neden olan ekonomik sorunların ilk kurbanı da kadınlar olmaktadır. Ekonomik krizden kadınların payına işsizlik ya da düşük ücretlerle kölelik koşullarında çalışmak düşmektedir.

 Kadınların yüzyıllardır özgürlük ve eşitlik için verdiği mücadelede, gelinen aşamada ülkemizde kadınlar her şeyden önce hayatta kalabilmek, öldürülmemek, kendi yaşamları hakkında karar verebilmek ve ekonomik özgürlüklerine sahip olabilmek için savaş vermektedir.

Ataerkil zihniyetin en baskın olduğu sektörlerden birinde çalışan kadın inşaat mühendisleri olarak bizler, kadınların yaşadığı tüm sorunları yakından biliyoruz. İş yerlerimizde, şantiye sahalarında, çalıştığımız kurum ve kuruluşlarda şiddet, taciz, mobbing, düşük ücretlerle çalıştırılmak gibi olaylarla karşılaşıyor, işten çıkarmalarda ilk gözden çıkarılanlar oluyoruz.

 Bulunduğumuz hiçbir alanda şiddete ve ayrımcılığa boyun eğmeyeceğimizi, ülkemizde ve dünyada tüm kadınlarla dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. 8 Mart’ın tarihsel gücü eşitlik ve özgürlük mücadelemizde yolumuzu aydınlatırken bir kez daha sesleniyoruz: Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Kadın Dayanışması

Kaynak: BASIN BÜLTENİ