Basın Açıklamasında Şunlar Söylendi:
"Değerli Filistin dostları,
7 Ekim’in üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Dünya halklarının protestolarına rağmen Filistin, emperyalizm ve maşaları tarafından soykırıma uğramaya devam etmektedir. Bizler, dünyadaki tüm mazlum ve direnen halkların kardeşleri olarak görevimizi yapmaya, direnen bu izzetli halkın yanında yer almaya devam edeceğiz.
Kahrolsun İsrail demek, kahrolsun Amerika demek veya emperyalizmin işbirlikçilerine konforlu alanlarımızdan bağırmak bir karşılık vermiyor. Her toplum kendi iktidarlarına seslenmek zorundadır. Çünkü 7 Ekim’den sonra halkın tepkisine rağmen bu terör devleti ile ticaret devam etti. Bugün dahi tüm inkarlara rağmen yeni bulgular önümüze düşüyor. Soykırım makinesini nasıl durdurup parçalayabileceğimizi biliyoruz.
Bir kez daha vurguluyoruz: Katil ve câni işgal rejimi, emperyalistlerin desteği ve bölgedeki işbirlikçiler sayesinde ayaktadır. İşgal, kökleri ve uzantılarıyla kendi habis varlığını pekiştirmek için uzun yıllardır elinden gelen her türlü gayreti göstermiştir. Emperyalizmin desteğini de arkasına alan Siyonist varlık, bölge ülkeleriyle çeşitli anlaşmalar yapmış, tanınıp bölge nezdinde meşru bir statü edinmek için işbirlikçi rejimlere ekonomik, askeri, politik alanlarda sıkı markajlar uygulamıştır.
Kardeşler, Gazze'nin direnişi, sadece bir toprak parçası için değil, insanlığın onuru, özgürlüğü ve geleceği için verilen meşru bir müdafadır. Bu savaş, insan olma mücadelesidir. İşte bu nedenle aylardır meydanlarda sadece soykırıma uğrayan Gazze halkına bir nefes olmak için değil, aynı zamanda insan olmanın bir gereği olarak bulunuyoruz. Bu nedenle Filistin hamaseti yapmak için değil, zalimi bedeli her ne olursa olsun işaret etmek, ona karşı şahitlik etmek için mücadele ediyoruz.
Değerli dostlar, İnançlarımız ve düşüncelerimiz farklı olabilir. Siyasal söylemlerimiz ayrışabilir. Fakat soykırıma karşı mazlumun yanında olma iradesini göstermiyorsak insan olmaktan söz edemeyiz. Soykırıma karşı açıkça bir tavır almamak bizi zalimin ortağına değil bizzat zalimin kendisine dönüştürür. Gazze’de Siyonistlere ve emperyalistlere karşı durmak, bu nedenle sadece Gazze’nin kurtuluş mücadelesi değil, bir insan olma direncidir.
İşte Ayşenur Ezgi Eygi kardeşimiz Rachel’in açtığı yolun takipçilerinden olarak direnen bir halkın evladı olmayı seçti. Tıpkı Aaron Bushnell gibi, tıpkı Hasan Saklanan gibi, tıpkı Mahir El Cazi gibi. Tıpkı adını saymadığımız nice kahraman gibi izzetli ve şerefli bir mücadelenin parçası olmayı seçti.
Filistin halkının direnci nice halkların emperyalizmle mücadelesine örnek oluyor. Ama bununla birlikte o nice halkların yaşadığı devletler katil işgal ordusunun malzeme tedariğine aracı oluyor. Kendilerine Müslümanım diyen nice kukla yönetimi, İsrail zarar görmesin diye Ortadoğu’daki bu katliama destek veriyor.
Değerli arkadaşlar, hepimiz hatırlıyoruz, aylar önce büyük Filistin mitinglerinde, şehirlerimizdeki yürüyüşlerde, eylemlerde “İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet” sloganları bile attırılmadı. Zalimlerle iş tutanları, kuzuyu kurtla yiyenleri görmeden direnişin yanında olunabileceği yalanı hepimize yutturulmak istendi. “Siyonisti besleyen damarları görme, karışma ama Filistin’e destek ol” dendi. Bu aldatmacaya hepimiz derinden tanık olduk, tanık olmaya devam ediyoruz!
O gün de soruyorduk şimdi de soruyoruz: Kudüs kırmızı çizgimizdir deyip nasıl olur da Siyonistlerle ticareti aylarca devam ettirebildiniz? Filistin’e destek için yardım geceleri tertipleyip nasıl olur da Gazze’yi bombalayan jetlerin, tankların yakıtlarının bu topraklar üzerinden gitmesine izin veriyorsunuz?
İsmail Heniyye gibi nice kahramanlar sadece kendi topraklarını korumak için savaşmadı. İşte Ayşenur bunun ispatıdır. Çünkü İsrail sömürgeci batı bloğunun temsilcisidir. Onlarla savaşmak insanlığa olan borçtur. Bu borç ancak emperyalizmi besleyen damarların kesilmesi ile mümkündür. Bakın aylardır bu meydanlar iktidara insanlığa olan borcunu hatırlatmak için yankılanıyor. Mazlum Gazze halkı açlık, susuzluk, evsizlik, ilaçsızlık içinde, soykırım altında, 40 binden fazla canını kaybetmiş, inim inim inliyorken, Türkiye, İsrail’e ihtiyaç duyduğu petrolün yüzde 40’ını sağlamaya devam etti, devam ediyor.
Bilindiği üzere Azerbaycan’ın SOCAR şirketi İsrail’e petrol satmaya, Türkiye ise bu petrolü Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı üzerinden İsrail’e taşımaya halen devam ediyor. Bu, dehşet verici bir yardım ve yataklıktan başka nasıl tanımlanabilir?
Bu hafta bir rapor yayınladık. Tüm halkımızdan bu raporu dikkatli incelemesini rica ediyoruz. Çocuklar katledilirken hamasi nutukların ne kadar gerçekçi olduğu o rapordaki verilerle ortaya çıkmıştır. Ceyhan’daki BTC Haydar Aliyev Deniz Terminali’nden yüklenen tankerler ölüm saçan İsrail uçaklarının, askeri araçlarının, sivil görünümlü silahlı milislerin araçlarının tedariğini yapıyor. Botaş’ın aracılık yaptığı bu kirli ticaretin tüm yetkisi, Botaş varlık fonuna bağlı olduğundan Cumhurbaşkanındadır. Her türlü yetkiyi istedikleri zaman keyfi olarak kullanan yöneticilerimizin Filistin davasındaki hamasi tavırları tarihe kara leke olarak geçecektir.
Tarihe geçen bu büyük utanç ve suçun vebali her gün daha da ağırlaşıyor. Şer şebekesi NATO’nun ve o şebekenin başı olan ABD üslerini kapatmadınız, kapatmaya dahi yeltenmediniz; ticaret ve petrol sevkiyatında alabildiğine sorumsuz davrandınız. Aylardır sokaklarda, meydanlarda yankılanan çağrıları duymazdan geldiniz, yeri gelince şiddetle bastırdınız.
İşte şimdi bir vatandaşımız şehit edildi. Ayşenur’un onuru, direnen Filistin halkının Anadolu topraklarındaki tanıklığıdır.
Hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğimiz çağrımızı yineliyoruz: Umursamaz tavırları bırakıp derhâl petrol sevkiyatını durdurun! Kestiğinizi duyurduğunuz ama başka usûl ve güzergâhlarla devam eden ticareti mutlak anlamda engelleyin!
İsrail’i koruyan İncirlik üssünü ve Kürecik radarını kapatın! Bütün işbirlikçilik ve ihanetlerden Âlemlerin Rabbi Allah’a hicret edin; mazlum ve mustazaf halkların, eşsiz Gazze direnişinin yanında fiilî olarak saf tutun!"
Grup, yapılan basın açıklamasının ardından sloganlar eşliğinde olaysız bir şekilde sona erdi.