"Kendi Mutluluğundan Başka Hedefi Olmayan İnsan, En Kötü İnsandır"
Yazar Kocabaş, yazısına ünlü yazar Lev Tolstoy'un "Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan, en kötü insandır" sözünü alıntılayarak başlıyor. Bu alıntı, yazının genel temasıyla uyumlu bir şekilde, bireysel çıkarların toplumsal değerler ve insani duygular önünde nasıl yüceltildiğini sorguluyor.
Göksel'in Şarkısının Verdiği Mesaj Üzerine Eleştiriler
Kocabaş, yazısında Göksel’in seslendirdiği eski bir şarkıyı örnek vererek şarkıların toplumsal mesajları nasıl dönüştürdüğüne değiniyor. Göksel'in seslendirdiği ve sözleri "Sevil neşelen. Sevme yanarsın… Sevil de sevme, ağlama ağlat. Yoksa zehrolur, bu tatlı hayat…" olan şarkı, onun dikkatini çekiyor. Klip, kostümler ve dansların görsel olarak harika olduğunu kabul eden Kocabaş, şarkı sözlerinin bencil ve egoist bir mesaj verdiğini belirtiyor. Şarkının sözlerinin, duygusal bağlardan kaçınmayı, "kendini düşün" yaklaşımını yücelten bir felsefeyi benimsediğini ifade ediyor.
Kocabaş, bu tür şarkıların bir yandan eğlendirici olabileceğini kabul etse de, şarkıların bireysel ve toplumsal değerler üzerinde nasıl etkiler yarattığını sorguluyor. "Ağlama ağlat mı? Sevil de sevme mi? Bildiğin bencil, egoist ol diyor" diyen Kocabaş, toplumda giderek yaygınlaşan bu tür mesajların bireyleri duygusal anlamda daha uzak, daha yalnız ve bencil bir hale getirdiğine dikkat çekiyor.
Toplumsal Değerlerin Gerileyişi ve Yanılgılar
Yazar, toplumun değerlerindeki değişimi ve yanlış yönlendirmeleri ele alıyor. Toplumda bazen "iyi niyetli olmak" ya da "dürüst" olmak gibi erdemlerin artık yanlış anlaşılabildiğini, hatta saflık olarak görüldüğünü belirtiyor. Kocabaş, "Birini takdir edersen, kıskanıyorsundur. Dürüstsen enayisin." gibi halk arasında dolaşan yanlış anlayışları örnek gösteriyor.
Kocabaş, kızını bahçede oynarken "Aman, sakın kimseyi üzme kızım" diye uyardığında bir komşusunun "Bu devirde kötü çocuk yetiştirmek lazım. Yoksa çok ezilir." şeklinde bir yorum yapmasının şaşkınlık verici olduğunu ifade ediyor. Bu yorumun, kötülüğün ve bencilliğin değerli sayıldığı, doğru ve erdemli davranışların ise zayıflık olarak görüldüğü bir toplumsal yapıya işaret ettiğini savunuyor.
Toplumsal Çürümeye Karşı Bir Çağrı
Kocabaş, "Kötülüğün bile alfa sanıldığı" bir çağda yaşadığımıza dikkat çekiyor ve bu çürümenin toplumu ciddi şekilde etkilediğini belirtiyor. "Toplumsal yanılgılarımız da var. Bu yanılgılar, dilimize de yansımış: 'Kızını dövmeyen dizini döver. Dayak cennetten çıkmadır.' gibi sözler, bu yanlış değerlerin simgeleri" diyor. Kocabaş, toplumsal değerlerin yozlaşmasına karşı duyduğu kaygıyı dile getiriyor ve "Değişen dünya düzeninde doğru olanı savunmanın, erdemi yaşamanın, insanı ve insanı değer verenleri öne çıkarmanın önemli olduğunu" vurguluyor.
İyiliği ve Doğruluğu Savunanlara Övgü
Yazısının sonunda, toplumsal yozlaşmanın içinde, insanlığa değer veren, dürüst, çalışkan ve nazik insanların varlığından umutlu olduğunu belirten Kocabaş, onların çoğalmasını dilediğini ifade ediyor. "İyiliğin son kalesini terk etmedikleri için benim kahramanlarım" diyerek, erdemi savunan ve doğruyu yapmaya çalışan insanları onurlandırıyor.
"Hoşgör, Affet, Gururuna Esir Olma"
Yazıyı sonlandırırken, şarkı sözlerinin toplumsal mesajını değiştirerek bir umut mesajı veriyor. Kocabaş, Ajda Pekkan’ın seslendirdiği "Bilsen neler dönüyor şu garip dünyada..." adlı şarkının sözlerine atıfta bulunarak, hoşgörü, affetme ve gururdan vazgeçmeme mesajı veriyor. "Büyüklük sende kalsın sonunda. Sen sarıl o sana sarılmasa. Sen unut, unutmasa. Hangimiz uğramadık sanki haksızlıklara?" diyerek, insanları haksızlıklara karşı daha duyarlı ve affedici olmaya çağırıyor.
FOTOĞRAF: SOSYAL MEDYA